• “ışığın nereden geldiğiyle ve ne kadar gerçekçi olduğuyla ilgilenmediğimi söyledim…” diyen spider ve existenz filmlerinin yönetmeni.
  • bedensel korkuyu çıplak şiddetin içine sokan, usta bir yönetmendir cronenberg.
  • nasıl oldu, nasıl gelişti bilinmez ama david cronenberg hollywood'un o kendine has tutucu yapısının içine ciddi bir ölçüde sızmayı başarabilmiş ender yönetmenlerden biridir. bir kapitalist pazarlama stratejisi olarak katagorizasyona oldukça önem veren hollywood, cronenberg yapımlarını "korku-bilim kurgu" türüne dahil edip, bu şekilde algılayarak üzerinde düşünülmeye değer ilginç bir tavır sergilemiştir. çünkü cronenberg sineması, hollywood'un uygun gördüğü söz konusu modele pek de uymaz. uzun uzadıya süren bilindik kovalamaca sahneleri, seyirciyi yerinden hoplatmaya yönelik planlanmış çekim ve kurgu efektleri ya da "büyük sırrın" yavaş yavaş ortaya çıkarılması gibi, özellikle korku ve bilim kurgu sinemasının neredeyse ana unsuru haline gelen izleyiciyi bağlama numaraları, cronenberg anlatısında nadiren görülebilir.

    tüm bu klişelikten arınmış olan cronenberg filmleri, daha ziyade, bir ana karakterin, genelde kontrolden çıkan teknolojinin motive ettiği ve ölümle son bulan, psikolojik ve bedensel parçalanma süreci üzerinde yoğunlaşır. örneğin the fly, cronenberg tarzını anlama açısından son derece önemli bir yapıttır. film kuramcıları ve felsefecilerin, teknoloji, beden ve lacan'ın "ayna evresi" üzerine yazarken hala gönderme yaptıkları bu film, akademi üyelerinin gözüne jeff goldblum'a yapılan, sinek makyajı ile girdi ve o sene de bu dalda oscar aldı.
  • et, kan ve çelik fetişi. daha doğrusu bunların birleşiminin.
  • david cronenberg'in yonettigi/yazdigi ucuk sahneleri keyiften ziyade bir cesit rahatlama, atip-kurtulma amaciyla kullandigini okumustum bir clive barker roportajinda. clive soyle acikliyordu mevzuyu: "ben yazdiklarimdan bizzat keyif aliyorum, david'in ise yaptiklarindan bazen cekindigi oluyor." yani oyle sen sakrak bir nasi-da-kodum-fetisi-la havasi hakim degil cronenberg'e.

    ayrica nightbreed'de philip k. decker (pkd gondermesi) karakterini oynuyor, ekleyeyim de hos bir detay olarak dursun burada.

    edit: "david'in yazdiklarindan cekindigi oluyor." cumlesini tekrar okuyunca aklima david'in penisi traktor egzozu gibidir repligi geldi bi an, allah muhafaza.
  • "(crash'i) elizabet amacli kullanmazsaniz cok sevinirim. lutfen. ayiboluyor."

    -- david cronenberg, mart '98

    duzeltme 2013: sevimsiz bi entry. yonetmene-haksizlik-var kabilinden bohem kafa bi motivasyonla soylemiyorum bunu. acikca su yuzden soyluyorum: uslup-teknik sevimsiz, muhteviyat ise zaten bastan mustehcen (ki bu duzeltmenin temel sebebi de mezkur mustehcenlik). diger yandan, topyekun silmeyi de tercih etmiyorum ki ben-oyle-bi-sey-demedim adamlari gibi durmayayim.
  • diğer yönetmenlere göre bedenin teknolojiyle, cinselliğin de vahşetle içiçe geçmesini çokça irdeleyen yönetmen.
    cronenberg'in bu olguları vurgulamasındaki sebep, insanın gelişen teknolojiyle birlikte bir değişme (hatta daha da cesur bir deyişle bozulma) sürecinde olduğunu düşünmesidir. 1980’ler ve daha öncesinde hızlıca gelişen teknoloji ve uçlarda yaşanan cinsellik göz önüne alındığında yönetmenin bu evrimi yansıtması da o yıllarda normal karşılanmalıdır kanımca. ayrıca insan yapımı teknolojinin kontrolden çıkıp, onu ele geçirmesi, bir tehdit oluşturması cronenberg’in filmlerinde çokça kullandığı bir diğer olgudur.
  • çekim aşamasındaki yeni filmi cosmopolis'te robert pattinson'ı oynatarak beni üzmüş yönetmen. ayrıca bana ilk defa bi' robert pattinson filmi izletecek olan yönetmen. hayırdır inşallah.
  • stilize olmayan şiddetinde izlenebilirliği olduğunu paul greengrass ile bize tekrar tekrar anlatan yönetmen.
  • yeni bilim kurgu filmleri çekmesini sabırsızlıkla beklediğim yönetmen. sensiz tadı yok buraların be david abi...
hesabın var mı? giriş yap