• yenişehir'in ne yeni ne de şehir olmamasından daha iyidir.
  • trabzon'da "ı" bulunmaması kadar ilginç.
  • sakaryalıların sakar olmaması gibi bir durumdur.
  • domalanda misyoner tercih edilmesi benzeri durum.
  • ülkemizde adalet bakanlığının olması gibi birşey olsa gerek.
  • meğersem ne çok işsiz varmış bu sözlükte.
  • herkes çocukluğunda denizli şehrinin deniz kıyısında olduğunu bir kez düşünmüştür. bu durum isminin verdiği etkiden gelmektedir. bende hep merak ederdim ve şöyle bir araştırdım bu durumu.

    hemen konumuza geçelim; denizli şehri ilk defa, bugünkü şehrin 6 km kuzeyinde, milattan önce 261 - 245 yılları arasında, suriye kralı ikinci antiokhos tarafından kurulmuştur. ıı. antiokhos kente karısı laodikeia'nin adını vermiştir. daha sonra burada büyük bir deprem olmuş ve kent bu günkü konumuna taşınmış.

    şehir türklerin(selçukluların) eline geçtiğinde ilk başlarda ladik-lazik adı vermişler daha sonra bu ismin yanında “toğuzlu”, “tonuzlu” ve“tonguzlu” adları kullanılmış. bir çok eski kayıta baktığımızda; ünlü seyyah ibn-i batuta 1333 yılında ziyaret ettiği ladik şehrine aynı zamanda “donguzlu” dendiğini söylemektedir.

    aşağı yukarı aynı yılları kaydeden mesalik ül-ebsar’da “tonguzlu” ifadesini kullanmıştır. 1350 yıllarına ait bir ilhanlı vergi kaydı ise “tonğuzlu” diye yazar. yine 1372 tarihli bir takvimde de “tonguzlu” yazılışı görülmektedir. timur’un resmi tarihçileri de “donguzluğ” ve “tenguzluğ” diye kayıtlar tutmuşlardır. bu tarihlerden sonra bu ifadelerin yerine “tonuzlu”ifadesinin kullanıldığını kesin olarak görmekteyiz. nitekim erken dönem osmanlı tarihçilerinden nesri ve aşıkpaşazade eserlerinde “tonuzlu” imlasını kullanmışlardır.

    “tonuzlu” veya “tunuzlu” isminin “denizli” sekline dönüşmesi xvı. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. 1510 tarihli bir osmanlı kaydında “dinuzlu” kullanımına rastlamaktayız.

    peki bu kadar yazılan deniz kelimesi tengiz isminden mi gelmiştir. tengiz eski türkçede deniz- er kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi- bol su manasındadır.
    laodikeia antik kentinde prof. dr. celal şimşek'in yaptığı çalışmalarda laodikeia orta ve güney anadolu'yu birbirine bağlayan ana yolların kesişme noktasında yer almaktadır. lycos nehri'nin verimli ovalarının ortasında yer alan laodikeia, nehirlerle üç tarafı çevrili yüksek bir plato üzerinde yer alır: kuzeydoğuda lycos (modern çürüksu), güneydoğuda `kapros (modern başlıçay`) ve `asopos (modern gümüşçay - goncalı deresi`) kuzeybatıda devam eder. ve bir menderes oluşturarak denize kadar uzandığını hatta bölgede bir göl olabileceğini söyler. bu bölgede şehrin su ihtiyacını karşılamak için muazzam su kemerlerinin ve hatlarının olduğunu da belirtir. belkide bundan kaynaklı bol su manasına gelen tengiz kelimesi kullanılmış olabilir.

    bir başka görüşe göre laodikeia en parlak döneminde ms 4.-6. yy’lar arasında hristiyanlık bölgede hızlı yayılmaya başlamıştır. bu dönemde phrygia metropolsi olan laodkeia, anadolu’nun en eski yedi kilisesi’nden birine sahiptir ve bir hristiyanlık merkezi haline gelmiştir. bundan kaynaklı altyapısı, caddeleri, çeşmeleri, tiyatroları, dini yapıları, stadyumu, hamamları, pazar yerleri, anıtsal giriş kapıları ile mükemmel bir kent planlamasını yansıtır. bu da bolca mimari yapı demektir. eski mimari yapılarda kemer denilen yapılar, sitemler kullanılmaktaydı.

    hal böyle olunca bu kemer yapılarına yunanca kökenli tonoz ismi (tholós-kubbeli yuvarlak yapı, örme taş veya tuğladan yapılmış kubbe) kullanılmaktaydı. belkide burada ki mimari yapılardan dolayı “toğuzlu”, “tonuzlu” ve“tonguzlu”-“donguzluğ” ve “tenguzluğ”-“tonuzlu” kelimeleri kullanılmıştır.
  • newşehihir' in eski olması gibi ;/
  • fethiye'nin hiç fethedilmemiş olması, ereğli'de ereğ olmaması, bahçelievler'deki evlerin bahçeli olmaması olarak uzar gider.
hesabın var mı? giriş yap