• halkın hangi internet sitelerine gireceğine(tib), hangi televizyon programlarını izleyeceğine(rtuk) karar veren demokratik ve şeffaf devletlerin, dokunulmazlık ile birlikte olmazsa olmaz kanunlarından biridir. ilçeye gelen devlet büyüğü'ne gerekli saygı gösterilmeli, eline yapışıp öpülmelidir. aksi şekilde davranarak, vatanın bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atan, devletin bekasını sarsan adam derhal polisler tarafından eşek sudan gelene kadar dövülür, hapse atılır. hell yeah
  • "suçtur" yerine "günahtır" şeklinde anlatılırsa, rastlanılmazlık oranı(?) artacaktır mevcut devlet büyükleri düşünüldüğünde.
  • devlet küçüğünün sakınması, hatta hayâlinde bile canlandırmaması gereken bir saygısızlık türü olmakla birlikte, türkiye'de bu imtiyazdan bilhassa yararlanacak çok sayıda devlet büyüğü bulunduğundan, bir noktadan sonra "yetkili olduğu düşünülene saygısızlık" türüne dönüşür. devlet büyüğü kapsamı geniş bir kavramdır bu topraklarda; cumhurbaşkanı, yürütmenin başı başbakan, bakanlar kurulu, hükümetteki partinin milletvekilleri (http://www.tumgazeteler.com/?a=4652346 ; http://www.haberaktuel.com/…amaz-haberi-112591.html), muhalefet partilerinin milletvekilleri (http://www.cekud.org/site/page.asp?dsy_id=1169), askeriyedeki atanmışlar, yargıdaki atanmışlar, üst düzey bürokratlar ve memurlar... devlet sadece hükümet değildir, devlet yetkili ve temsilci olduğu düşünülen herkesi içine kapsadığı ölçüde asıl tebcilin ve ona bağlı ubudiyetin idarenin iradesine dönük olduğu sonucuna varılabilir. kitle ikiye ayrılıyor: yönetenler ve yönetilenler. yönetilenler, yönetenlerin önünde metal işareti yapmayıversinler bir zahmet, ne gerek var. egemen bağış'ın önünde burnunu karıştırmasınlar, karakuvvetleri komutanı makam aracıyla geçerken yellenmesinler. zor mu? hiç değil.

    kulluk aksine "abartılı" kolay bir şeydir; kul olursun, metal işareti yapmazsın, aklının ucundan penguen esprilerini geçirmezsin. bunlar kolay şeyler. idarenin iradesi, kendisini avamın tebciline dayadığı müddetçe avamın metal işareti yapmayı bile aklının ucundan geçiremediği bir içtiyatın esiri olması gerekir. zaten "devlet büyüğü" olmanın başka bir özelliği olmazdı; devlet büyüğü, devlet büyüğü kalabilmek için belli bir saygısızlıklar ve saygılılıklar skalası oluşturmak zorundadır. nietzsche'nin "devletin bittiği yere... oraya" davet ettiği insanın, "devlet büyüğünün bittiği yere... oraya" gidebilmeyi göze alabilmesi güçtür (insanoğlunun devleti her defasında yeniden tanımlaması başlı başına güçtür). aksi kolaydır ama; başbakanın makam aracı bir tanrıyı taşıyormuşçasına bu oyunun bir parçasıdır. devletin bittiği yerde, devlet büyüğü de biter, devlet büyüğünün makam aracı da. ancak oraya gidebilecek insanın da kalitesinin artması gerekiyor. kalite mi dedim? evet, kalite. devlet büyüğüne saygısızlığın bedelini, devlet küçüğü olarak kendisine yapılan saygısızlıkların vergisi olarak ödeyebilmeyi düşünmesi gerekir. düşünemiyorlarsa hayâl kursunlar. hayâle de ergenekon soruşturması açılamaz a, devlet büyüğünün bittiği yeri hayâl etsin, hiç olmadı. ama çoğu kere hayâl kurmak da zor, aksi kolay. itaat kültürü, kendini konforun çekiciliği üzerine bina eder. itaat edersin olur biter.

    oysa bir yönüyle septik olan adamın (kuşkuculuğundan sorgulayıcılık çıkarmış, dahası herhangi bir ideolojinin esiri olmamış, homo insipiens'liğe meyletmemiş), yukarıda söylediğim kaliteli insan kimliğiyle devlet büyüğüne karşı durabileceği açıktır (sadece devlet büyüğüne de değil; şöyle bir yazı vardı, buraya linkini vereceğim diye bir hayli aradım, açın okuyun bir zahmet: http://www.guardian.co.uk/…cate-speech-independence). çünkü "devlet büyüğü" tabiri, her insanın sırtına çekiçle çakılan çivi gibi bir ağrı ve acı vermeli. sırtı uyuşmuşlar için elbette bu ağrının bir anlamı yok; "devlet büyüğü" diye çakılmış çivileri çıkartırlar bu sefer "ideoloji büyüğü", "din büyüğü", "cemaat büyüğü", "cemiyet büyüğü" gibi alternatif büyüklerin çivilerine sırtlarını açarlar. sırtlarına çivi çakılmasından memnuniyet bile duyarlar. belki başlangıç noktaları gerektiği ölçüde septik(çe) idi, ama artık geldikleri nokta herhangi bir büyüğe saygısızlık içtinabıdır. böyleleri özgür değildir, saygısızlık yapmaktan korkacakları "büyük"ler her an yaratıma ve kullanıma hazırdır. devlet, böyleleri için tüketilmesi en kolay yemek gibidir; zira insan doğduğu andan itibaren, sonradan gönüllü olsun ya da olmasın, bir şekilde devlete kul köle olmaya yatkındır. devlet büyüğü de bunun bilincindedir; çünkü devlet büyüğü tanrı'nın yeryüzündeki sureti gibidir (bacon bunu, makamlarından ötürü yargıçlar için söyler). "öyle" olmayan herkes de, bunu "böyle" bilmelidir.

    "...in proverbio sit, non esse remedium adversus sycophantæ morsum."

    "...atasözünde deniyordu ki, dalkavuğun ısırığına çare yoktur."
hesabın var mı? giriş yap