• san fransisco'da doğup, hayatının 18 yılını ruanda'da geçirip, dağ gorilleriyle özellikle de oldukça zeki ve akıllı olup insan kadar yakın davranan bir goril olan digit ile geçiren, bölgedeki kaçak avcılıkla kendi basit yöntemleriyle mücadele eden, ruanda hükümeti tarafından desteklenmeyen aksine kendisine yapılan tehtidlere gözyumduğu bilimkadını. 1985te virunga dağlarındaki karisoke araştırma merkezinde kulubesine giren bir saldırgan tafından öldürülmüştür.

    http://homepage.mac.com/…anfossey/photoalbum36.html
  • 6 yaşında annesi ve babası boşandıktan sonra üvey babasının kötü davranışlarından etkilenen fossey bütün sevgi ve ilgisini hayvanlara adadı. hayatı boyunca da hayvanlarla kurduğu bağı koparmadı...

    http://lafsalatacisi.blogspot.com.tr/
  • bugun 82. dogumgunu olan ruhu guzel insan. doga dostu, sistem karsiti cok muthis bir insandi. insanliga umut verenlerden.
  • goriller üzerine çalışmış abd'li etolojisttir ve primatolojisttir. bu arada etoloji hayvanların davranış kalıplarını inceleyen bilim dalıdır. bu entryde özellikle kronolojik olarak dian fossey'in hayatını ele almak istiyorum. bu süreç birkaç edit alabilir.

    16 ocak 1932, dian fossey san francisco'da dünyaya geldi. annesi kathryn bir modeldi ve babası george e. fossey sigortacıydı. anne ve babası dian 6 yaşındayken boşandılar. boşanma sebebi pek çok kaynakta babasının ağır içki problemi olarak gösteriliyor. bir yıl sonra annesi yeniden evlendi. dian'in üvey babası richard price bir iş adamıydı. dian'in öz babası dian ile iletişim içerisinde olmaya çalıştıysa da annesinin engellemeleri bu girişimleri hep baltalamıştır. üvey babası ise dian'i asla gerçek kızı olarak görmemiş hatta aynı masada yemek yemeyi bile reddetmiştir. bu durum dian'in neden sağlıkçı olduğunu, neden otistik çocuklar ve goriller gibi yardıma muhtaçlara özel ilgi gösterdiğini açıklayabilir.

    1954, dian terapi konusundaki lisans diplomasını san jose state college'de aldı. aslında bu anlamda eğitimine 19 yaşındayken california üniversitesinde veterinerlik bolumunde başladı. veterinerliğe olan merakı ise at binme konusundaki tutkusundan ve becerisinde gelmektedir. başarılı olmasına rağmen eğitimini bırakıp terapi konusunda okumaya karar verdi. mezuniyetinin ardından birkaç ay intern olarak hastanede çalıştı.

    1955, louisville kentucky'e taşındı. burada bir çocuk rehabilitasyon hastanesinde yönetici olarak görev yaptı. bu sırada otistik çocuklar ile çalıştı ve bu çalışmalardan aldığı tecrübeler primatlar konusunda pek çok uygulamasına yansıdı.

    eylül 1963, dian neredeyse 1 yıllık maaşına denk bir kredi çekerek 7 haftalığına bir tatil ve gezi programı için afrika'ya geldi. gezi esnasında kenya, tanzanya, kongo ve zimbabwe'de milli parklar, göller ve dağları gezdi. bu gezileri esnasında gümüşsırtlı goriller üzerine çalışmalar yapan hayvanbilimci george schaller ile tanıştı ve çalışmalarını gözlemledi. dian goriller ile ilk karşılaşmasından bahsederken "oradan gönülsüzce ayrıldım, ama bir şekilde o hayvanlar hakkında daha çok şey öğrenmek için geri döneceğimi biliyordum" demiştir. bu gezinin ardından amerika'daki hayatına geri döndü, bir gazetede izlenimlerini ve fotoğraflarını derlediği 3 makalesi yayınlandı. bundan sonraki günlerini shawili dilini öğrenerek ve george schaller'in kitabını hatmederek geçirdi.

    aralık 1966, dian mesleğini ve ülkesini geride bırakarak nairobi'ye vardı. gombe şempanze rezervine giderek jane goodall'ın çalışmalarını gözlemledi. daha sonra kongo kabara'ya yani daha önce goriller ile karşılaştığı yere giderek çalışmalarına başladı.

    eylül 1967, dian karisoke araştırma kampını kurdu. bu kamp adı karisimbi ve bisoke volkanik dağlarının arasında bulunduğu için iki dağın adından türetilmişti. kamp 3000 metre rakımda ve 25 kilometre karelik bir çalışma alanını içeriyordu. dian kısa sürede yerli halk tarafından sevilen bir karakter halini aldı. yerliler ona "nyirmachabelli" yani dağda yalnız yaşayan kadın adını vermişlerdi.

    ocak 1970, dian national geographic dergisinin kapağındaydı. bu onun ve çalışmalarının çok büyük bir reklamı olmuştu. foto

    1974, dian zooloji konusunda doktorasını tamamladı. 1970 ile doktorsını tamamladığı 1974 yılları arasında cambridge ingiltere ile afrika arasında sürekli seyahatler yaptı.

    31 aralık 1977, dian'in çok sevdiği goril digit yılbaşında katledildi. dian sürekli kaçak avcılar ile mücadele ediyor, bölgede bekçi timleri kurup finansmanını yapıyordu. kaçak avcılar avladıkları gorillerin kafalarını ve ellerini kesiyorlardı. bunlar batı ülkelerindeki koleksiyoncularda küllük vb. süs eşyası olarak alıcı buluyordu. digit'in katledilmesi dian üzerinde duygusal değişikliklere neden oldu. eskisinden çok daha sert önlemler almaya başladı. bu durum yerli halk ile arasında sorunlar çıkmasına sebep olmaya başladı. katı uygulamaların yanında kendini cadı gibi görmelerini sağlayacak giyim ve ritüellere başvurmuştu. çevredeki ağaçlara cadı figürleri çizdi. böylece yerlileri kamp alanından ve gorillerden uzak tutmayı hedefliyordu. kaçak avcıları kendi yöntemleri ile cezalandırıyordu. uyuşturucu ilaç ile bayılttığı avcılara "senin aklını aldım, buraya bir daha gelirsen tamamen alırım" diyerek göz korkutuyordu.

    şubat 1979, bu davranışları dian'i fonlayan bazı kuruluşları rahatsız etmiş ve fonların kesilmesine neden olmuştur. ayrıca national geographic bir süreliğine kampı ve ülkeyi terk etmesi konusunda uyarılardan bulunmuş, amerikan büyük elçisi bölgeyi terk etmesinin yerinde olacağını belirten bir mektup göndermişti.

    1980, o yıl dian zorunlu olarak ve belirsiz bir süre kampı terk ederek ülkesine dönmek zorunda kaldı.

    1980-1983 yılları arasında amerika'da üniversitelerde dersler verdi. sisteki goriller adlı kitabını yazdı ve 1983 yılının sonunda tekrar ruanda'ya dönebilmek için başvurular yaptı. ilk fırsatta kampına geri döndü.

    27 aralık 1985, dian virunga ruanda'daki kamp odasında sabah erken saatlerden ölü olarak bulundu. vücudu sırtüstü pozisyonda yatağının yanında yerdeydi. kaldığı odanın duvarında bir delik vardı. yerde çok sayıda 9mm mermi kovanı vardı ve oda bir mücadeleye işaret edecek şekilde dağılmıştı. hırsızlığa işaret eden herhangi bir bulguya rastlanmadı. günlüğündeki son giride;
    "tüm yaşamın değerini anladığında, geçmişte yaşamayı bırakıp geleceği korumaya konsantre olursun" yazıyordu.
    mezarı kamp alanında digit isimli çok sevdiği gorilin mezarının yanındadır.
  • dün national geographic people kanalında dian fossey hakkında bir belgeselden, her gorilin insanlardaki parmak izine benzer bir “burun izi” olduğunu ve araştırmacıların gorilleri birbirinden ayırmak için bu burun izlerinden yararlandıklarını; 27 aralık 1985 tarihinde, orman kulübesinde hunharca katledilen fossey’nin katili olarak doktora öğrencisi wayne mcguire ve fossey’nin yanında çalışan rwelekana’nın suçlandığını, mcguire’ın katakulliyle amerika’ya kaçırıldığını ama gözaltına alınan rwelekana’nın kendini asarak öldüğünü (yüzde 99 olasılıkla öldürüldüğünü ve ölüsünün ailesine verilmediğini), fossey’nin cesedinin iki elinde saç tutamları olduğunu, bu saçlardan sağ elde bulunan tutamın avrupa kökenli olduğunu, ama paris’e gönderilen ve fbi’a teslim edilen saç örneklerinin bulunamadığını, davaya ilişkin bütün dosyaların ruanda’da 1994 soykırımında yanıp kül olduğunu öğrendim.

    teker teker yazayım: goriller hakkında en kapsamlı araştırmayı yapan ilk bilim insanı dian fossey, ünlü paleoantropolog louis leakey’nin öğrencisi olarak 1966’da ruanda’ya gitmiş. louis leakey’nin üç büyük primatı araştıran üç kadın araştırmacısı var, “leakey’nin melekleri” ya da “trimates” (primat nedeniyle) adı verilen araştırmacılar: jane goodall (şempanze), dian fossey (goril), birute galdikas (orangutan).

    fossey de 1966’da gittiği ruanda’da, vahşi bir cinayete kurban gittiği 27 aralık 1985 tarihine kadar kalıyor, kaçak avcılığı engellemek için savaşıyor, öksüz yetim kalan goril yavrularını büyütüyor, gorillere bu kadar yaklaşabilen ilk insan oluyor. notlarından oluşan kitap sisteki goriller, 1983 yılında çıkıyor piyasaya, 1985’teki ölümünden üç yıl sonra 1988’de de film olarak çekiliyor. filmin başrolünde oynayan sigourney weaver, belgeselde de fossey’i seslendirmiş, ayrıca dian fossey gorilla fund’ın onursal üyesi. izlemediyseniz mutlaka izleyin!

    konumuza dönersek, burun izinin gorilleri tanımada kullanılması ilk olarak 1950’lerde saha araştırması yapan george schaller, sonrasında da fossey ve diğer araştırmacılar tarafından benimsenmiş. hayvanın burun deliklerinin hemen üzerindeki kırışıklık, her gorilde farklı. bu kırışıklıktaki çizgilerin şekli, büyüklüğü, derinliği gorili tanımakta kullanılıyor. goril yaşlandıkça burun izinde de küçük değişiklikler görülebiliyor. fossey’nin çalıştığı karisoke’de goril programı yöneticisi olan jean paul hirwa, “ezberlemenin en iyi yolu, burun izini çizip fotoğraflardaki gerçeğiyle karşılaştırmak” diyor.

    fossey’nin cinayetine gelince: fossey’nin cesedi 27 aralık 1985’te bulunuyor, palayla doğranmış. izlediğim belgeselde, fossey’nin kulübesinin hemen dışında iki tane çıplak ayak izi bulunduğundan, sadece yerliler yalınayak yürüdüğü için katillerin de ruandalı olması gerektiğinden bahsedildi. fossey’nin ölümünden bir süre sonra, doktora öğrencisi wayne mcguire, o civarda bir goril ölüsüyle ilgilenirken, kulübeden sesler geldiğinden şüphelenip içeri giriyor. o sırada ruanda polisi, mcguire’ı, fossey’nin araştırmalarını çalmaya çalışmakla ve onu öldürmekle suçluyor. belgeselde mcguire defalarca “fossey’nin ölümünden hiçbir çıkarım yoktu ve kaybedecek çok şeyim vardı, onu ben öldürmedim” dedi durdu.

    bir de şu ayrıntı var: fossey, ruanda’da kaldığı süre boyunca kaçak avcılıkla ve avcılarla mücadele ediyor, avcıların kurdukları tuzakları bozuyor, halloween maskesi takıp korkutuyor onları. daktilosunda karbon kağıdıyla birkaç örnek yazdığı ama adresine ulaşamayan bir mektupta, ölümünden bir ay önce yakaladığı bir kaçak avcının aynı zamanda zaire - ruanda arası altın kaçakçılığı yaptığından da bahsediyor. altın kaçakçılığı, hayvan kaçakçılığından çok daha tehlikeli ve kaçakçılar çok daha güçlü. fossey’nin ruanda hükümetinin emriyle öldürülmüş, hatta başka bir yerde öldürülmüş ve cesedinin sonradan kulübeye bırakılmış olma ihtimalinden de söz edildi belgeselde.

    şimdi kişisel bir ekleme yapmak istiyorum: sisteki goriller filmini gördüğüm andan beri bana “hayatta en çok hayranlık duyduğun insan kim” diye sorsalar bir saniye düşünmeden dian fossey yanıtını verebilirim. hayallerimden biri ruanda’ya gitmek ve gorilleri görmekti, 2015 yılında, sevgili dostum süha derbent’in sayesinde ruanda’ya gittim, hayalim gerçek oldu, volcanoes milli parkı’nda altı saat süren zorlu bir orman yürüyüşü sonrası gorilleri görmeyi başardım.

    ruanda, goril iznini en pahalıya satan ülke: 2015’te kişi başı günlük ödenen fiyat 750 dolardı, şu anda 1500 dolar olduğunu duydum. başkent kigali’den volcanoes milli parkı’na gitmek 4.5-5 saat sürüyor. fotosafari sabah gündoğumunda başladığı için geceyi milli park yakınlarındaki bir konaklama tesisinde (çoğunlukla bungalov ama gecesi 600-700 dolar civarı) geçirmeniz gerekli. sabah gündoğumunda goril görmek isteyen herkesi, milli parkın girişindeki bir merkeze getiriyorlar; yürüyüş, fotosafari ve goriller hakkında bilgi verip gruplara ayırıyorlar. ben 2015’te gittiğimde, dünyada yaşayan en büyük gümüşsırtlı erkek goril gohunda’nın ailesi sabinyo’nun izini sürdük; yağmur ormanında sürekli tırmanarak altı saat geçirdik, acayip zorlu bir trekking yaptık. bu yürüyüş sırasında her turistin yanına, günlük 10 dolar karşılığında bir yerli veriyorlar. çoğu daha önce kaçak avcı olan bu adamlar, hem sırt çantanızı taşıyor, hem ellerindeki palalarla size yol açıyor (çünkü ormanda yol, patika vs yok), yürümenize yardımcı oluyorlar. goriller insanlardan korkmuyor, rahatsız olmuyor, zaten maksimum bir saat zaman geçirebiliyorsunuz onlarla. yiyecek bulmak için sürekli hareket ediyorlar, turist grupları onlarla karşılaştıktan sonra goriller yollarına devam ediyor, yani birlikte kısa ve sınırlı bir süre geçiriyorsunuz.

    ruanda ekonomisi ve gorillerin varlığını sürdürebilmesi bu fotosafarilerin başarısına, yerel halkın goriller sağ olduğu sürece para kazanabilmesine bağlı. goril turizmi, gorillerin hayatını sürdürebilmesi için gerekli, ödenen 750 doların büyük bölümü, goril koruma programlarına ayırılıyor. insanlar, hayvanın canlı halinden para kazanmalı ki öldürmeye kalkışmasın, dünyanın bu işi ciddiyetle yapan her ülkesinde ekoturizm böyle işliyor.

    başkent kigali’ye döndüğümüzün ertesi günü, ruanda turizm bakanlığı’ndan bir üstdüzey yetkiliyle görüştük. bize düşük sezonda da turist çekmek istediklerini söyledi, ben de “düşük sezonda goril görme fiyatını indirseniz nasıl olur?” dediğimde kadının verdiği yanıtı unutamıyorum: “biz küçük bir ülkeyiz. milyonlarca turist gelmesini istemiyoruz, az sayıda turist gelsin, çok para bıraksın istiyoruz. goril görme fiyatının indirilmesi sözkonusu olamaz!”

    ruanda’da geçirdiğim sürede, fossey’nin mezarını görmek kısmet olmadı; umarım hayran olduğum bu muhteşem kadının mezarını da gidip görebilirim bir gün!

    edit: imla
  • protais zigiranyirazo tarafından öldürtüldüğü iddia edilmektedir.
  • çok varlıklı bir ailenin kızı olarak 1932 yılında san fransisco'da doğmuş. 53 yaşında başına ve yüzüne pala ile aldığı darbelerle ölmüş. cinayete hırsızlık süsü verilmiş, ancak yapanın kendi halkına bile zulmeden katıksız, saf, pırıl pırıl bir orospu çocuğu* olduğu söylenmektedir.
  • müthiş bir hayat yaşamış kadın. en sevdiği goril digit'le aynı acı sonu paylaşması ve öldükten sonra kendi gömdüğü gorillerin yanına defnedilmesi çok dokunaklı. mezar taşında şöyle yazıyor.

    nyiramachabelli (dian'a yerlilerin yakıştırdıkları ad)
    kimse gorilleri böyle sevmedi. sonsuza kadar korunmuş bu kutsal yerde huzur içinde yat sevgili dostum. çünkü ait olduğun evindesin.
hesabın var mı? giriş yap