• ne yazık ki tanzimant dönemi şairi olan ziya paşa'yı divan şairi sanan insanlar varmış, görmüş olduk.
  • "ben sana bade içme güzel sevme mi dedim
    benden niçün bu gûne girîzânsın ey gönül"
    nedim'den...
  • bende mecnundan fuzun asiklik istidati var,
    asik-i sadik benem mecnunun ancak adi var.

    fuzuli.
  • saymakla bitmez ki arkadas, adamlar igne igne islemisler siir sanatini;

    cihanda asik-i mehcur sanma rahat olur,
    neler ceker bu gonul soylesem sikayet olur,
    seyhulislam yahya

    halimi arz etmeye yari tenha bulamam,
    yari tenha bulsam, kendimi asla bulamam.
    la-edri

    dilde gam var simdilik lutfeyle gelme ey surur!
    olamaz bir hanede mihman mihman ustune.
    rasih

    bu sehr-i istanbul ki bi-misl u bahadir,
    bir sengine yekpare acem mulku fedadir,
    nedim

    ger derse fuzuli ki "guzellerde vefa var",
    aldanma ki sair sozu elbette yalandir.
    fuzuli.
  • "güllü dibâ giydin amma korkarım âzâr eder
    nazeninim sâye-i hâr-ı gûl-i diba seni"

    bir zamanlar metin şerhi adlı dersin verdiği zevk ile sakiden kadeh kadeh şarap diledüğüm geceler boyu beni epey zorlamış nefi ve taşlıcalı'nın aksine sadeliğiyle beni rahatlatan nedim'in aklımda kalan en ünlü beytlerinden biridir. peki şair, şuara ahlakından aldığı yetkiyle burada ne demek istiyor: ipek kumaşından, gül desenli bir elbise giymişsin de güzelim, korkuyorum o kumaşın üstündeki gülün dikeninin gölgesi seni incitecek -diye-

    şimdiki aşklar bok gibi hacı.
  • tahammülfersa ulusal benliğimize ithafen nedim'den bir beyit.

    "tahammül mülkünü yıktın hulâgu han mısın kafir
    aman dünyayı yaktın âteş-i suzan mısın kafir"
  • gel gel beru kim savm u salâtın kazası var
    sensiz geçen zaman-ı hayatın kazası yok

    seyyid nesimî
  • "iste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
    susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su

    men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
    nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su"

    `fuzuli`
  • "o gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün
    ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün"

    enderunlu vasıf
  • sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı hudâdır bu
    nazargâh-ı ilâhidir makâm-ı mustafa’dır bu
    nabi
    (cenab-ı hakk’ın nazargâhı ve o’nun sevgili peygamberi hz. muhammed mustafa’nın makamı ve beldesi olan bu yerde edebe riayetsizlikten sakın.)
hesabın var mı? giriş yap