• türkiye için önemli belirleyicilerinden biri, kadının çalışıp çalışmaması ve piyasadaki ücret hadlerinin yanında, ilk çocuğun cinsiyetidir. türkiye'de ilk çocuğun cinsiyetinin erkek olması halinde çocuk sahibi olma eğiliminin azaldığını kanıtlayan çalışmalar mevcuttur hatta.
  • kadını erkekten ayıran en önemli özelliktir. doğurganlık, annelik dünyadaki en kadınsı şeydir.

    ne var ki, günümüzde ağzından "kadın" sözcüğü düşmeyen, "kadınız, yaşasın kadınlar, kadınlık ne güzel" diye sayıklayıp duran bir takım insanlar, çocuk doğurmayı sürekli aşağılamaktadır. kadınların onun yerine geleneksel olarak erkeklerin yaptığı işleri yapmasını savunmakta, üstelik konuşurken veya tartışırken genellikle erkeklerle özdeşleşmiş hal ve hareketlerde bulunmaktadır.

    ideolojik körlükten dolayı, bu davranışlarının aslında içten içe kadınlığı aşağı, erkekliği ise üstün gördüklerini ortaya serdiğinin ise farkında değildirler.

    (bkz: feminist kişilik bozukluğu/@the dawn mist glowing)
    (bkz: türk tipi feminizm/@the dawn mist glowing)
  • bebek doğurma makinesi.
    insanlığın dünyaya ilticasından itibaren doğan bebeklerin yarısı ilk yaşlarına girmeden ve hatta hayatta kalanların yarısı kırkıncı doğum gününü görebildiği için istikrarlı nüfus artışı gerçekleşememişti.
    ortalama kadının yaklaşık beş* doğum yaparak yetişkinlik yaşamının çoğunu hamile veya emzirerek geçirmesini zorunlu kılıyordu.
  • "oğuzhan bak orada, öldür onu" dedi. ardından olayın ciddiyetini ifade eden şu bilgiyi ekledi "bu varya bir seferde 30 tane doğurur, öldürmezsen yayılırlar". bu tarz canlılarla gözgöze gelme konusunda zaaflarım vardır. bunu filmlerden gördüğüm "gözgöze gelmeyelim yoksa seni öldüremem" içerikli senaryolara borçluyum. gözgöze geldiğim varlık, 30 tane doğurur dediğimde hanımların anladığı gibi kalorifer böceği. gözgöze gelince bir an düşündüm. bana kalorifer böceğini, doğurganlığını belirterek öldürmemi belirten insan, çok değil bundan 20 dk önce 5 çayı adını verdikleri muhabbette, annenin doğurganlığının ne kadar ulvi olduğundan söz etmişdi ve cümlelerine "ay evet canan hanımcığım" diye diğer kadınlar eşlik etmişlerdi. hani olupta bana "oğuzhan bu böcekler çok bulaşıktır, erkeği dişisine bir koydu mu 30 tane çıkarttırır" deseler oralı olmayacak "ulan aile planlaması diye birşey var, başbakan en az 3 en fazla 5 demedi mi?" diyip oracıkta onunla gözgöze bile gelmeden hayatına son verecektim.

    ama öyle olmuyordu. doğurganlığı bahane edilerek öldürülmek istenen bu hayvan, günün bu saatinde apartmanın bu katına belkide büyütmek istediği yavrularını doyurmak için çıkmıştı ve kimbilir ne işe yaradığını anlamadığım antenlerini bana bakınca sallandırmasının sebebide "bu seferlik affet ağabey" demek istemesindendi.

    doğurganlık kimi zamanlar kutsal bir görevken kimi zaman nefret edilecek bir unsur olabilir. tamam bende mesela olur olmaz birini görünce "annesi bunu doğuracağına sıçsaydı daha iyiydi" diyenlerdenim. bunu derken hep neden "babası annesini s.keceğine, mahallenin köpeğini sikseydi" demediğimide irdelerim. çünkü ben iti an çomağı hazırla diyen atalarımın aynı zamanda iyi adam iyi lafın üzerine gelir diyen torunlarındanım.

    kadını kadın yapan unsuru bahane ederek elimi kana bulamak benim tarzım değildi. çatalı bıraktığım masadan aldığım sandalyemi uygun yere doğru çekip üzerine çıkarken annemin ıslatıp verdiği kağıt havluyla böceği duvara yapıştırmadan öldürecektim. yavaş hamlelerle çıktım. hala antenlerini "ağabey yapma" şeklinde sallayan bu hayvan benim gibi o kadar çok cengaver görmüş olacak ki yerinden kıpırdama gereği dahi duymuyordu. içimden kaç dedikçe o böyle böyle bana antenlerini sallıyordu.

    elimi bilerek durduğu yerin yan tarafına vurunca kaçtı, kaçtıkça ben bir arkaya vurdum. vurdum da vurdum.. ve ben o böceği öldüremeyerek annemin beceriksiz oğlu oldum.
  • gözlerini kağıdın ince hamuruna yeni yeni açmış bir hikayenin yaratımı, bir tür doğurganlık.göbek kordonu bile kesilmemiş* ve hala kanlı kanlı ellerimde ağlamakta*.. ama en büyük sıkıntıdır işte, en büyük mutluluğa giden yola ulaşırken çekilen acı.doğurganlığının farkına varınca kişi beyin rahminden 40000 km. çapında bir gezegeni bile çıkartabilir.
  • abuk bir gastenin sağlık sayfalarında "herşeyi yeyin kansere iyi geliyor" haberinin yanında sarışınlıkla doğru orantılı olduğu söylenen durum. yani sarışınlar daha doğurgan oluyomuş, erkeklerde üreme içgüdüsü nedeniyle sarışınları daha çok beğeniyomuş falan cinsinden bi haberdi kendisi...
  • bir üstteki şu entry'de ". gülse birsel'in çocuğu var mı diye arama yaptığınızda ilk olarak anneyimlanben.com gibi sikique sitelerde “anne olmayı tercih etmedi” yazısından hemen sonra “muhteşem duygu: anneliği erken tadan 69 ünlü” gibi daha sikique, hit kazandırması kesin yazılara referans bırakıyorlar." demiş yazar.
    daha da arttırayım: gülse birsel instagram için bir reklam hazırlamıştı, ne reklamı olduğunu bile hatırlamıyorum. squid game temalı, bence de gerçekten kötü bir reklamdı. ekşi sözlük'te başlığı açılmış, arayıp bulmaya üşendim ve bir yazar şöyle yazmıştı:" bu kadının çocuğu da yok, bu ne para hırsı, bu kadar para kazansa ne olacak, ölüp gidince parasını kime bırakacak?" aaahaah. arkadaşım bu nedir? bu ne fesatlıktır, bu ne mahalle karılığıdır (cinsiyetten bağımsız), bu ne ad hominemdir? reklam kötü olabilir ama bunlar ne alaka? ne alaka?
    bu bahsettiğim entry'yi okuduktan sonra ekşi sözlüğe girmeyi ciddi oranda azalttım. her gün en fazla yarım saat bir göz atıyorum, debe'den ilgimi çeken başlıklara, takip ettiğim kişilerin enrty'lerine bakıp kaçıyorum. çünkü burası bir bataklık arkadaşlar. burada çok fazla takılan kafayı yer. diyeceklerim bu kadar.
  • memelilerde bir ozellik. di$ilerinde bulunur.
  • ing; fertility
  • yüksek doğurma potansiyeline sahip olmak.
hesabın var mı? giriş yap