• yıllarca cerrah olmak istedim.
    öyle böyle değil.
    azıcık tanıyan herkes bilir benim cerrahiye olan sevgimin büyüklüğünü. ilk sınavda 400. oldum, istanbul’da istediğim klinikler olmuyordu, hiç alakam olmadığı halde kalktım manisa’ya gittim. klinik övüldüğünden kulak burun ve boğaz hastalıkları baş boyun cerrahisi yazdım.
    bunu yaparken de eşim dahil birçok insanı karşıma aldım.
    bu arada cerrahi konusunda gerçekten yetenekliyim, el yeteneğim de çok iyidir. çok büyük hayallerle gittim, çok isteyerek ve güzel bir hevesle başladım. önce klinik bana anlattıkları gibi çıkmadı. mesai saatlerinin insanlıkla alakası yoktu. 11 nöbet tutuyor, nöbet ertesi de çalışıyor ve nöbetçi olmadığım günlerde de hastaneden en erken 22:00’de çıkabiliyordum. kıdemlilerin durumu da benden farklı değildi. 2 tane çok kötü kalpli hocamız da vardı. hayatımda duyduğum en sapkın hakaretleri onlardan öğrendim, bana hakaret ettikleri esnada.
    ilk gün istifa etmeye karar verdim zaten ama geçirmem gereken bir süre nedeniyle 1 ay kadar çalıştım. bilgilerim soğumadan bir an evvel sınava tekrar girebilmek için bu kadar hızlı istifa ettim bu arada.
    gün içinde o kadar ciddi bir mobbinge maruz kalıyordum ki, akşam geç saatte eve döndüğümde uyuyana kadar ağlıyordum sinirimden.
    hiç cerrahi kliniği görmedim mi gitmeden? o kadar çok gördüm ki! hepsi kötüydü hazırlıklıydım ama bu ayrı kötüydü. neyse uzun süre kalmanın psikolojime yaramayacağımı, türkiye’de cerrahi branş hekimi olmanın anlamsız olduğunu düşünüp istifa ettim.
    sonra sınava tekrar çalıştım, 180. oldum bu sefer. iyi bir sıralama, yine cerrahi yazabilirdim. bu arada istifa ettiğim için puanım da kesildi. keyfimden istifa etmişim gibi.
    fizik tedavi yazdım. geldiğim günden beri klinikte doğru düzgün hiç mobbing görmedim. yeri geldi tez hocama evdeki derdimi anlatırken buldum kendimi, yeri geldi hocalarımla rakı içtim, dans ettim. iş gergin olmadığından ve iş yükü az olduğundan asistan arkadaşlarımızla çok keyifli ve eğlenceli bir ortamımız oldu.
    4 yılımı neden cerrahide ziyan etseydim.
    uzman olduğunda komplikasyon riski çok daha yüksek, kafan rahat uyuyamıyorsun. kendini bir halt sanan dinozor hocalar yüzünden kendine akademide yer bulamıyorsun.
    neden o zaman?
    çok çok çok sevdiğim halde, cerrahiyi hala her gün özlediğim halde, ne zaman ameliyathaneye girsem özlemden gözlerim dolduğu halde tek bir gün bile pişman olmadım istifa ettiğime.
    kimse kusura bakmasın, türkiye’de cerrah olmak çok zor. ömrünü buna adamak zorunda bırakılmak çok zor. saçma sapan mobbinglere, sapıklıklara maruz kalmak çok zor. burda en büyük suçlulardan biri de doktorlar. kadın cerrah olmak daha da zor.
    işini hakkıyla yapanlarının ellerinden öperim.
    bu ülke dışında, avrupa’da, amerika’da bir hayat ihtimalim olsa ben de yine cerrahiyi seçerdim. bu türkiye’nin problemidir.
    edit: imla.
    kasım 2021 editi: hala hiç pişman değilim, iyi ki istifa etmişim. keşke kimse gitmese, mobbing davaları yeseler de beter olsa o kliniğin hocaları.
  • son 10 tus(tıpta uzmanlık sınavı)'ta kendini iyice belli etmiş bir durumdur. bu sınavda mezun olmuş tıp fakültesi öğrencileri puanına göre uzmanlık tercihlerini yapıyorlar. artık tıp doktorları uzmanlık olarak daha az hasta ile karşılaştıkları branşları yazıyorlar. evet yazılı sınavlar çok belirleyici olmayabilir ama yine de bu kadar özveri ile çalışan sınavda derece yapan çoğu kişi böyle düşünüyor. cerrahi branşları ise istedikleri bölümleri kazanamamış, çalışmaya vakit bulamamış kişiler seçmeye başlıyor( idealleri doğrultusunda tercih etmiş nadir doktorları tenzih ederim). hatta daha kötüsü bazı hastanelerde cerrahi branşları hiç yazan olmuyor. ilerde iyi cerrah bulmamız hatta cerrah bulmamız imkansız hale gelebilir. aşağıda tus'ta en yüksek puan alan doktorların tercih ortalamaları sıralanmış. bu tabloyu yabancı arkadaşlara gösterdiklerimde inanamadılar. beyin cerrahisi, kalp damar cerrahisi gibi efsane bölümlerin kendi ülkelerinde birinci sırada olduğunu belirttiler.
    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    "doktorlar, artık tus'ta cerrahi branşları değil dermatoloji gibi risksiz branşları tercih ediyor. sağlık bakanı fahrettin koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, doktorların tus'ta ilk sırada dermatolojiyi son sırada ise beyin cerrahisini tercih ettiğine dikkat çekerek bu sorunun üzerinde düşünülmesi gerektiğini belirtmişti."
    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    "1. sırada tercih edilen: dermatoloji.
    2. sırada tercih edilen: plastik cerrahi.
    3. sırada tercih edilen: radyoloji.
    4. sırada tercih edilen: radyasyon onkolojisi.
    5. sırada tercih edilen: göz,
    6. sırada tercih edilen: çocuk psikiyatrisi,
    7. sırada tercih edilen: fizik tedavi,
    8. sırada tercih edilen: tıbbi genetik,
    9. sırada tercih edilen: kulak burun boğaz,
    10. sırada tercih edilen: psikiyatri,
    11. sırada tercih edilen: spor hekimliği,
    12. sırada tercih edilen: nükleer tıp,
    .....
    ....
    25. sırada tercih edilen: kalp damar cerrahisi,
    26. sırada tercih edilen: kadın doğum,
    27. sırada tercih edilen: çocuk hastalıkları ,
    28. sırada tercih edilen: aile hekimliği
    29. sırada tercih edilen: genel cerrahi
    30. sırada tercih edilen: beyin cerrahisi
    31. sırada tercih edilen: çocuk cerrahisi
    32. sırada tercih edilen: acil tıp
    33. sırada tercih edilen: göğüs cerrahisi"

    bu konuda bir çok yerden açıklama var ama bir tanesini yazmış olayım.
    kaynak

    edit: çaylaklardan sınavda yüksek başarı kazandıkları halde neden ideallerindeki bölümleri seçmedikleri ile ilgili mesajlar geliyor. burda yazılan çoğu tespitlere uyuyor. ayrıca tusun belirleyiciliği ile ilgili şüphelerim olduğunu zaten söylemiştim. fakat şu an elimizdeki filtreleme yöntemi bu sınav. umarım daha etkin yöntemler çıkar ve umarım idealleri cerrahi olanlar da bu amaca bu filtrelerden geçerek gelirler.

    edit 2: sağlık sistemiyle ilgili bir başka sorun
    (bkz: hastalara 3 dakikada bir randevu veren sistem)
  • (#87319310) kendi bakanın açıklama yapıyor, tabipler odası açıklama yapıyor, dediğin şey “bize ne amk...”. götünle okuduğun için de tüm kontenjanların bir şekilde dolduğunu sanırsın tabi. özellikle göğüs cerrahisinde, beyin cerrahisinde ve kalp damar cerrahisinde boş kalan bir çok kontenjan var. ösym'nin ek kontenjan tablosunu inceleyebilirsin. dünyada derece ile alınan bu branşların senin ülkende bırak ilk üçe girmesi, boş kalması rahatsız edici değil mi?
  • sistemin dinamitidir. artık basit ameliyatlar için ev araba satacaksınız. nedenlerini uzun uzun anlatırdım ama artık sıkıldım ve duvara konuşmak istemiyorum. abd sağlık sistemi ve oradaki sorunları okuyun merak eden olursa. oranın aynısı bir sistem geliyor. dünya'da 74. olan sağlık sistemidir bu arada..
  • göz, kbb, plastik cerrahi de cerrahi branşlar ve tercih ediliyor. hem de yüksek puan alanlar yerleşiyor.

    ortopedi, üroloji de hala orta halli puanlarla talep gören branşlardan. kontenjanları boş kalmıyor.

    beyin cerrahisi, kalp cerrahisi ise periferde değil ama merkezde hala talep görüyor. periferde ise artık asistanları kalmadı.

    genel cerrahi, kadın doğum ve göğüs cerrahisi ise ölüyor, puanları yerlerde ama tercih eden yok. insanlar pratisyen kalmayı genel cerrahi uzmanlığına tercih ediyor.

    yani olayı cerrahi branş diye genelleştirmenin pek bir mantığı yok. bu ülke kadın doğumcusunu, genel cerrahını bulamayacak hale bu gidişle gelecek.

    senede 1,5 milyon insan doğarken kadın doğumcu yetiştirememek, her 8 kadından biri meme kanseri olurken genel cerrah yetiştiremek, bir açık akciğer biyopsisini yapacak adamı koca şehirde bulamamak, kırsala beyin cerrahı, kalp cerrahı gönderemeyecek olmak bu ülkenin bu şartlar altında kaderi olacak.

    peki insanlar neden genel cerrahi, kadın doğum, göğüs cerrahisi, kalp cerrahisi ve beyin cerrahisi seçmiyorlar?

    hepsi çok havalı durmuyor mu?

    değil. eğitim süreleri kadın doğum hariç hepsinin kağıt üstünde 5, gerçekte 5,5-6 yıl. 6 yıl eğitim alan kalp cerrahını ayda 5 varis 5 fistüle devlet hastanesinde mahkum edersen bu bölümü kimseye yazdıramazsın. bu bölümleri yazdırmak için yapılması gerekenler;

    1-asistan sayılarını arttırmak
    2-asistanların vaka sayısını arttırmak
    3-devlet hastanelerini çalışır hale getirmek( her şeyi üniversiteye göndermemek)
    4-yan dalı özendirmek ve kolaylaştırmak
    5-asistanlığı daha insani şartlara çekmek. sabah 07.45’te olan adam eve ertesi gün eve 19.45’te dönüyorsa bu düzene kimse gönüllü olmaz.
    6-para her zaman bir cezbedici ama 1000 lira ile olacak iş değil, dahili branşlar ile nöbet paralarında bir farklılık getirilebilir ama kimse 1000 lira için radyoloji yerine cerrahiyi seçmez. ancak bir fıtık ameliyatına 270 lira ödeme yapmak da ne vicdana ne de akla sığar?
    7-malpraktis için hekimlik sigorta poliçeleri ve kapsamı arttırılabilir.
    8-bu cerrahi branşların stajlarında fakültelerin daha aktif olması için yök yönetimleri zorlayabilir. öğrencilerin bu stajlara katılımı ve mutluluğu sağlanarak geleceğin cerrahları için kale içten fethedilebilir.
    9-ameliyat yapmayan eski cerrahların köşe başlarını tutması engellenebilir.
    10-uzmanlıkta cerrahların eğitimlerine devam etmeleri, kendilerimi bir alanda özelleştirmeleri için yönlendirmeler yapılabilir, kolaylıklar sağlanabilir.

    bir cerrahi asistanı olarak şimdilik çözüm önerilerim bu.

    ve en önemlisi doktorun can güvenliği sağlanacak. bir trafik kazası neticesinde acil vakaya alınan hastanın 50 tane yakını ameliyathanenin önünü doldurunca bunu gören veya haberini alan cerrahın eli çözülmeyecek. mücadelesini verecek hasta tüm çabasına rağmen sağ çıkamazsa oradan zarar görmeden çıkacağını canı gönülden bilecek. hiç yoksa en az 5 defa güvenlik bir iki kez de polis bariyerinin arkasından bilgi verdim. önünde 3-4 polis ben onların arkasındayım önümde de hastanın yakınları vardı. böyle bir manzara dünyanın hiçbir yerinde yoktur. bu korku adamı mahveder. kimse bu korkuyu yaşamak için cerrah olmadı. işin başı bu korkuyu bertaraf etmekte.
  • benim bildiğim kadarıyla bu cerrahi bölümler daha önceki yazarların söylediği gibi diğer bölümlerle aynı ücretleri alabiliyor performana bağlı aldıkları ücret.ayrıca cerrahi bölümlerde asistan eksikliğinden dolayı bu bölümleri seçerseniz normalin çok dışında iş yüküyle karşılaşıyorsunuz.örneğin 2 günde bir 24 saat nöbet gibi.ayrıca asistanlık döneminde (tusu kazanıp bölümde uzamnlıkta çalışırken) yapılan performans ücretlerinin çoğunu asistanın sorumluları alıyor.dönerden asistanlar ya hiç ya da çok az ücret alabiliyorlar.mesleğe başladıktan sonra da iş saatleri yine düzelmiyor.sürekli nöbet .ayrıca çok riskli ameliyatlar olduğu ve hekimi koruyan yasalar çok eksik olduğu için sürekli malpraktis davalarıyla uğraşıyorlar.ölüm oranı yüksek riskli ameliyatlar olduğu için hasta yakınları şiddet uygulamaya çok meyilli.avmye xrayle girebilirken güvenlikten geçerken hastahanelere elinizi kolunuzu sallaya sallaya girebildiğiniz için hekimin bıçaklanma veya silahla kim vurduya gitmesi çok olası.
    hastalar yönünden bakarsak ise döner ücretlendirmesi radyolojideki bir hekim için risksiz ve kuruma kar getiren bir durum iken devlet sgk ile ilaç fiyatlarını arttırmadığı ve taban fiyatta tuttuğu için hem özel hem devlette bir cerrah operasyon için gerek olmasa bile direkt ameliyatı seçebiliyor performans sistemi nedeniyle.bu da gereksiz ameliyat oranlarını yükseltiyor.
    devletin başını ağrıtan bir sonuç yok çark dönüyor ha tus birincisi cerrahi seçmiş ha sonuncusu farketmez.önemli olan ameliyat yapılması .ayırca üniversite hastahaneleri gene bu sgknın verdiği taban fiyatları nedeniyle batıyor.yakında üniversite hastahanelerinde doktorlar ameliyat için malzeme bulamadıklarından ameliyat erteleyecekler.sgk üniversite hastahanelerime taban fiyat uygularken 200tl, özel hastahanelerde 3 kata kadar bu operasyon için fiyat farkı koyabiliyor(rakamdan tam olarak emin değilim ama anafikir böyle) yani 800 tl alabiliyor.devlet ve üniversite hastahaneleri fiyat farkı alamıyor yani bazı ameliyatlarda sadece malzeme parasına ameliyat yapılıyor devlette.bu şekillerde özel hastahanelerde kar ediliyor.uzmanlıktan önce pratisyen hekimken 2 yıl zorunlu görev var uzamanlıktan sonra da 2 yıl zorunlu görev var.30 yaşınıza geldiğinizde hayat yeni başlamış oluyor ülkenin ücra bir yerinde bir hastahaneye atanıyorsunuz büyük şehirlere gelmek zor.bu yüzde çoğu hekim devletten aldığı paradan daha düşük fiyatlara özel hastahanelerde daha yoğun iş saatleriyle çalışıyor.türkiyenin en zeki beyinlerinden kime durumu böyle anlatırsanız anlatın enayi ya da cerrahiye aşık değilse cerrahi bölümü seçmiyor.daha da kötüsü ülkenin durumu hekime şiddet ve düşük maaşlar nedeniyle aldığı eğitim yanında insanlar artık dil öğrenip avrupa ülkelerinde hekimlik yapmaya çalışıyor.brn de bir tıp fakültesi öğrencisi olarak ilk işim bir dil öğrenip yurt dışında göreve devam etmek olacak.ekşisözlükte yazdığı gibi 3 bin liraya çalışacak hekimlere onlardan artan 12 binliraya yapılan kanser araştıralarına şimdiden başarılar diliyorum.
  • garibim öldürülmeyecekleri branşları seçiyorlar, bundan doğal ne var.

    ayıp bizim ayıbımız halk olarak. doktorun hiçbir hatası yok burada. biz beş para etmiyoruz.
  • açılın cerrahiden istifa eden biri geldi*
    bence bunda cerrahinin zorluğundan çok özellikle eğitim araştırma hastanelerindeki cerrahi branşların hocasının olmaması, olanın bir şey öğretmemesi, açılacak hastanın açılmaması, açılmayacak hastanın açılması (sen kimsin demeyin gorduklerim sonucunda hep böyle cıktı), yani eğitimin kötü olması yatıyor. ben kadın doğumdan istifa etmesem de kadın doğum klinikleri dökülüyor anne bebek ölüm oranlari artıyor. bunda da barajı geçenin kadın doğum yazabilmesi kidemlilerin çirkeflikten başka bir şey bilmemesi, asistanların öğrenmek istememesi gibi nedenler var benim gördüğüm kadarıyla. dolayısı ile belki ilerde bir sürü plastik cerrahimiz olacak ama bizi doğurtan eller nasıl olacak? beynimizi kim açacak? akciğerden kitleyi kim çıkaracak? söyleyeyim türkiyede bunlardan taş çatlasa 20 tane iyi kalacak. o iyiler de o kadar pahalıya ulaşılabilir olacak ki geçmiş olsun. her yere tıp fakültesi açan, yüzlerce asistan da alan, buralara hoca atamayan, var olan hocayı ya da uzmanı denetlemeyen, bir standardizasyon getirmeyenler bunun sorumlusu.
    not: bir de öğrenmek istemeyen biz asistanlar. makale saatine bile çevirmene çevirtip 2 dklik sunumla gelenler.
  • --- spoiler ---

    beyin cerrahı, çocuğun beynindeki ölümcül bir tümörü ameliyatla almak zorundadır ancak ameliyat masasında çocuğun kalma ihtimali çok fazladır. yine de ameliyat yapılır ama çocuk maalesef hayatını kaybeder. çocuğun babası ise doktoru sorumlu tutar ve bulduğu yerde vurarak öldürür.

    --- spoiler ---

    şimdi hiçbirimiz yukarıdaki örnek hikayenin asla gerçekleşmeyeceğini söyleyemez. bu yüzden de cerrahlık akıl karı bir iş değildir.

    tanım: türkiye sınırları içinde bir gerçekliktir.
  • canım kardeşim de bunlardan biridir. tus sonucunda ilk 100 e girmişti. sınav sonrasında dahiliye istiyordu mecburi hizmetini yaparken trafik kazası geçiren ve yolda vefat eden bir genç geliyor. hemen arkasından da hasta yakını olacak 20-25 kişilik bir grup. o çocuk ölürse burada sağ doktor bırakmayız diye ellerinde sopalarla acil içinde doktor arıyorlar. hastane yönetimi allahtan işini bilen kişilermiş mevtayı hala yaşıyormuş gibi başka bir hastaneye nakil ediyorlar öldüğünü orada haber vermek için acil servisteki doktorları da arka kapıdan kaçırıyorlar.
    sonuç kardeşim o gece kararını veriyor. böyle tiplerle uğraşmaktansa çocuk psikiyatrisi yazıyor.
hesabın var mı? giriş yap