• genç yaşımda becerebildiğim iştir. emekli ya da milyarder bir babanın oğlu değilim. bu yaptigim, benim icin bir basari oykusudur sadece. paylaşmak istedim. aslında her liman için, her ülke için paragraf paragraf yazılacak şeyler var; ama ben birer cümle ile kısaca bir geçeyim.

    (uzun zaman sonra gelen araya sikistirilmis edit: ben asagida yazanlardan sonra, isvec, hollanda, almanya, abd, norvec, belcika, portekiz, brezilya, kuzey kutuplari, rusya ve ingiltere'ye de gittim; ama fotograflari eklemeye cok usendim. bilahare halledecegim. saygilar.)

    özet geç diyenler için şu:

    santa maria'da hint dansı öğrendim. kenya'da sokak ortasında soyuldum. madagaskar'da cenneten bir kesit gördüm, maymun sürüsü tarafından kovalandım. hindistan'da bir dilenci tam 45 dk peşimde dolandı. bangladeş'te iki gün aç ve susuz kaldım ve az daha bir timsaha yem oluyordum. pakistan'da gözümün önünde bir avuç pirinç için adam öldürüldü. dubai'de hâlâ devam eden "modern" köleleri gördüm. çin'de çubuklarla yemek yemeyi öğrendim. mısır'da medeniyetin doğduğu yeri gördüm. somali'de aden körfezi'nden geçerken gerçek korsan gördüm. güney kore'de gittiğim dişçinin o hâlâ aklımdan çıkmayan güzel asistanını gördüm. iran'da dinamit ve onlarca bomba çeşidinin ham maddesi olan "amonyum nitrat"ın alenen taşındığını gördüm. japonya'da teknolojinin son halini gördüm. yakında uçan arabalarla önümüze çıkacaklarından eminim. malezya'da tuhaf tuhaf yiyecekler gördüm, hiçbirine de alışamadım. çok farklı bir mutfakları var. singapur'da ülkenin zenginliğini gördüm. muhteşem bir şehir. dünyanın sayılı tek şehirli devletlerinden biri. tayland'ta budist bir din adamı, ciddi ciddi benim budist olmak için doğduğumu iddia edip durdu. tayland ve burma'da tapınakları gördüm. mersin'de nasıl her köşe başında tantunici varsa, bu ülkelerde de adım başı tapınak var. adamlar yemiyor, içmiyor, ibadet ediyor. ayrıca bu ülkelerin gece hayatı da harikaydı. falan falan falan...

    biraz kesit isteyenler için de şu gelsin:

    - burası hindistan. budistlere ait bir ibadethane. budaa budaa deyip durdum. huzura erecektim az daha. https://twitter.com/…tus/276351908703264768/photo/1

    - burası endonezya açıkları. sadece filmlerde olur sanıyordum; ama bir oltada üç tane balık tutmuşluğum var artık. https://twitter.com/…url=pic.twitter.com%2fvb6o05hc

    - burası dubai. ultralüks bir beton yığını merkezi. göze hitap ediyor ama bomboş bir ülke olduğuna emin olabilirsiniz. https://twitter.com/…tus/276347055255986176/photo/1

    - somali körfezi'nden geçip süveyş kanalı'na girerken korsan önlemleri alınıyordu. elektrikli teller vs. korkutucuydu. https://twitter.com/…tus/276344762829795328/photo/1

    - burası, santa maria adası yolu. 5 saat boyunca bu kıçıkırık tekne ile rüzgarlı bir kanalda gittik. işkence gibiydi. https://twitter.com/…tus/276343579650170880/photo/1

    - burası madagaskar. dünya güzeli bir ada ülkesi. mest etmişti beni. https://twitter.com/…tus/276341870462914560/photo/1

    - burası singapur. en önemli iki şeyi işte. dünyaca ünlü, üzerinde gemiden havuz olan oteli ve devasa dönmedolap. https://twitter.com/…tus/276340674373238785/photo/1

    - japonya'ya hayran kalmamak elde değildi. adamlar ülkesine gözü gibi bakıyor. https://twitter.com/…tus/276339283445571585/photo/1

    - burası japonya. bu minik kız, bir düğün töreninde maskotluk yapıyordu. tipe bak. kopar kopar ye. https://twitter.com/…tus/276339005694558209/photo/1

    - burası güney kore. bir yemek istedik. adamlar yemeğin malzemelerini getiriyor, kendin yapıyorsun diyor. tuhaftı. https://twitter.com/…tus/276338279597617153/photo/1

    - burası çin ve en güzel yerlerinden biri. istiklal caddesi gibiydi. upuzun bir cadde, sağlı sollu lüks mağazalar. https://twitter.com/…tus/276337440103481344/photo/1

    - yine çin'deyiz. her şeyin çakmasını yapmışlar; ama kfc'nin çakmasını yapmış olmaları beni gülme krizine sokmuştu. https://twitter.com/…tus/276335966296358913/photo/1

    - burası da çin. bu tatlı kız bana çubukla yemek yemeyi öğretiyordu ama gördüğünüz gibi ben iki elimle bile beceremiyorum. https://twitter.com/…tus/276335440485826561/photo/1

    - burası malezya. malezya deyip geçmeyin. gayet lüks ve güzel bir ülkeydi, kendi bölgesine göre. https://twitter.com/…tus/276334623120818176/photo/1

    - burası tayland. ibadet ve fuhuşun başkenti belki de.i kisini nasıl bir arada götürüyorlar tuhaf. https://twitter.com/…tus/276333569532649473/photo/1

    - burası iran. adamlar ölümle tehdit edebiliyor. hem de çok açık şekilde duvara yazarak. https://twitter.com/…tus/276333136902766593/photo/1

    - burası burma/nyanmar. yer gök ibadethane bu ülkede. adamlar yemiyor, içmiyor, ibadet ediyor. https://twitter.com/…tus/276332737110106112/photo/1

    - bangladeş'te herkes aç; ama istediğin her şeyi bulabiliyorsun bu biraz tuhaf. kayıkla getiriyorlar keçiyi hem de 20 dolar. mideniz bulanana kadar hindistan cevizi, mango, avakodo ve muz tüketebilirsiniz. 1 dolar ver, 100 tane muz al. öyle burası. https://twitter.com/…tus/276332215917494273/photo/1

    - burası da bangladeş. şu dudak koyulan yer pis olmasın diye koruyucu bant yapmışlar onu çıkarıp içiyorsunuz. tr'de yok böyle bir şey. adamların düşüncesine bak. https://twitter.com/…tus/276331549992050689/photo/1

    - burası kenya. sokak ortasında maymun görebilir, hatta ciddiyim, sebepsiz öldürülebilirsiniz. https://twitter.com/…tus/276330970452467712/photo/1

    - burası mısır. medeniyetin doğduğu yer diyoruz; ama rezil bir halkı var. https://twitter.com/…tus/276330314547216384/photo/1

    - burası pakistan. şampuan reklamı. saçların çok güzel çıkmış tatlım. https://twitter.com/…tus/276330005376675840/photo/1

    - burası da pakistan. adama poz ver diyorum. gülümseyerek şunu yapıyor. çok sıcakkanlılar maşallah. https://twitter.com/…tus/276329612529766400/photo/1
  • grup vitamin'in yandık desene albümünden 7'03''lük muhteşem bi' şarkı. özellikle selçuk'un* aralardaki sallamasyon repleri beni benden alır. sözleri:

    dünya turuna çıkmışız da önce amerika'ya uğramışız
    zencisi beyazı birbirini yerken hürriyet heykeli'ne bakakalmışız
    hey buş* alsana duş, çok kötü kokuyon dayanamıyom
    söyle bir rep herkes dinlesin, kristof kolomb kulakların oynasın

    [rep] one, two...

    ikinci ülkemiz almanya, görmeyen türk kaldı mı ya!
    o da bizim bir ilimiz sayılır, alman kızlar rakımıza bayılır
    türken raus diyorlar, tatili türkiye'de geçiriyorlar
    dilleri ne kadar tuhaf olsa da, almanlar da rep söylüyorlar

    [rep] zilzagwisch...

    üçüncü durak italya; roma, venedik, cenova
    haritada biraz ufak duruyor, pavarotti bile zor sığıyor
    düştü düşecek pisa kulesi; pizza dedikleri gavur çiğ köftesi
    italya'da esmer kızlar rep okurlar içim sızlar

    [rep] bene gracias...

    bir acayiptir eyfel kulesi, ner'de bizim galata kulesi
    bu fransa'da aşk başkadır, avrupa'nın en şarapçı ülkesi
    madamlar ve matmazeller, üstlerinde bir hoş koku
    onlar da rep söyleyebilir: onjote ve mersi boku*

    [rep] leon jeux se...

    şimdi sırada rusya var, söylenecek pek çok şey var
    parçalanmış zavallı ülke, rus kızları kapalı çarşıdalar
    hadi bakalım kolay gelsin, ner'desin boris yeltsin
    işsiz kalmış kgb, rep söylüyor kremlin'de

    [rep] gorboçov, yeltsin, trabuşti...

    japonya'da neler üretirler, çekik gözlüdür sırıtırlar
    boylarına bakıp aldanmayın, dedeleri samuray unutmayın
    sony, toshiba, suzuki; kızları öyle kuzu ki
    amerika'nın tadını tatmışlar, rep söylüyor japon geyşalar

    [rep] hayçiwo, mahayito...

    dünyayı dolaşıp dururken arabistan'a uğramamak olmaz
    oralarda hiç de öyle rep mep falan olmaz...
    sanmayın sakın olmaz olur mu, demeyin arapça rep olur mu
    bur'da bile meraklısı var, rep okuyor allah'ına kadar

    [rep] wahate'l-maşkeleha...

    ...now, the best of the world...

    son durakta bir alemdeyiz, bir süpersonik ülkedeyiz
    dağlar taşlar ova dere, bilin bakalım bura nere?

    [arkada süper bir arabesk ezgi eşliğinde]
    bol haşhaş bol kokain, çok marihuana* az vitamin [x4]
  • ilkokuldayken şahsıma yıl sonu eğlencesinde sahneye çıkartılıp söyletilen şarkıydı bu. evet, elimde mikrofon tamamını söylemiştim velilerin ve akranların "ne diyo la bu!?" bakışları altında.. geçenlerde tekrar dinledim. doğaçlama rap bölümleri dahil, tamamını ezbere bildiğime inanamadım. inanmak istemedim sözlük..

    "sony, toshiba, suzuki.
    kızları öyle kuzu ki."
  • bir grup vitamin şarkısı
    hey bush alsana duş kısmıyla yarmıştır gece gece
  • sert bakışlı, hacı dedem sakallı, ömür sermayesinin neredeyse tamamını denize harcayan ve ilk yolculuğuna yüzündeki sivilce çupurları bile dururken çıkan kaptan magellan, tamamen siyaha boyattığı ve i.charles'ın bayrağını taşıyan gemiye hareket emri verdi.

    sabahın ilk ışıklarına selam ederek, bin beş yüz on dokuz'un parlak bir ağustos sabahı beş gemi ile yola çıkıldı.

    bir gece önce ispanyol, portekizli, fransız ve ingiliz denizcilerden oluşan mürettebat, santa maria de la victoria kilisesini ziyaret etmiş, günahlarını itiraf ettikleri peder'den onlar için tanrı'ya dua etmesini istemişlerdi. her biri kapıdan sığmayacak irilikte olan ve özellikle gözü kara oldukları için seçilmiş bu gençler, o gece, ömürlerinde ilk, birçoğu için de son defa olacak bir bilinmezlik yolculuğuna yelken açmanın korkusuyla muğlak rüyalar görmüş, sabahı zor etmişlerdi. gecenin ıslak örtüsünü üstlerinden atmalarının akabinde, günün ilk ışıkları eşliğinde, sessizliği birkaç salvo top ile delmiş, arkalarında sevdiklerinin onları takip etmesi için geminin beyaz dumanını iz olarak bırakmışlardı.

    guadalquivir nehri kıyısındaki insanlar, trinidad gemisi önderliğindeki armada de moluccas'ın beş gemisini atlantik okyanusuna, geriye sadece on sekiz kişinin döneceğini bilmeden uğurladılar.

    denizciler uzak bir yere gideceklerini biliyorlardı ama çoğunun, dolambaçlı rotalarının kendilerini batı üzerinden doğu'ya giden yeni bir yol bulma umuduyla, güney amerika'nın keşfedilmemiş sularından geçireceği konusunda en ufak bir fikri yoktu. bir boğaz keşfedeceklerdi, hatta adına kaptanın ismi verilecekti, ama macera dolu yolculukları sırasında gemileri pasifik okyanusu'na da süzülecek ve üç yıl sonra aralarında sadece bir gemi, victoria gemisi, orijinal mürettebatından yalnızca on sekiz kişi ile birlikte guadalquivir rıhtımına viran bir şekilde ulaşabilecekti.

    yola çıktıktan sonra aradan çok geçmemesine karşın kanarya adaları'nda mola verdiler. buradan brezilya'daki cape st. augustine'ye doğru yola çıktılar. sonra ekvatoru geçtiler ve 6 aralık'ta brezilya'ya vardılar. alex de souza'nın büyük büyük büyük dedesinin evinde çay içip 20 aralık'ta bugünkü rio de janeiro yakınlarına demir attılar.

    daha sonra, güney amerika'nın doğu kıyılarına doğru yelken açtılar. deniz tuzlu ve derin olduğu için geçişi buldukları kanısına vardılar. dört gemi çetin bir yolculuk sonunda, macellan'ın 1 kasım azizler günü'nde aştıkları için estreito de todos los santos* adını verdiği yaklaşık 600 km uzunluğundaki kanalı geçtiler.(bkz: macellan boğazı)

    28 kasım'da geriye sadece üç gemi kalmıştı. bu gemiler büyük okyanus'a ulaştılar. macellan, büyük okyanusa benzetemediğinden buranın adını suyun durağanlığından ötürü mar pacifico* koymuştu. (bkz: pasifik okyanusu)

    16 mart'ta kalan topu topu 150 kişi ile filipinler'deki homonhon adasına varmışlardı. macellan 27 nisan 1521'de lapu-lapu önderliğindeki yerlilerle girdiği savaşta ölmüş, grupta moral motivasyon namına bir şey kalmamıştı, filipinlerde bir parka macellan'ın heykelini dikip uğradıkları kayıpları anarak concepción 'u terk ettiler. sadece trinidad ve victoria 'dan ibaret kalan filo batıya doğru ilerledi ve sığ sularda yol bulabilen moro rehberler yardımı ile brunei - borneo'ya ulaştı. gemiler brunei dalgakıranlarında 35 gün demir attı. bu bekleyişin son gecesinde rakılar yudumlandı, ölüler anıldı, sevgililerin, annelerin ismi gökyüzüne haykırıldı. sabahına yola çıkmadan sayımda 115 kişi çıkınca topluca kaçak rakı'ya tövbe edildi.

    yola çıkışlarından neredeyse tam üç sene sonra juan sebastián elcano ve kalan denizcileri ispanya'ya ulaştı. sevdikleriyle hasret giderdikten sonra santa maria de la victoria kilisesini ziyarete gidip, peder'in elini öptüler. hepsi birkaç yıl sonra dünyayı dolaşan ilk insanlar olduklarını bilmeden, kendilerinden 500 yıl sonra yaşayacak birinin, 2022'de bir başka ulaşım aracı olan uçakla dünya turu yapma hayallerinde selam çakarak hayata gözlerini yumdu.

    azimli okuyucuya notlar:

    sağ kalan on sekiz kişilik mürettebat : http://www.olivetreegenealogy.com/…gship_vict.shtml
    victoria gemisi: http://www.google.com.tr/…5&ved=1t:429,r:0,s:0,i:63
    seyahatin bir özeti : http://www.youtube.com/watch?v=od7flg4q9kk
    video değil caps ver piç: http://www.google.com.tr/…ved=1t:429,r:14,s:0,i:105
  • muazzam bir rüyadan öteye gidemese de, itinayla yaşanılacak harika bir hayaldir. bir insan başka ne isteyebilir ki?

    benim zihnimdeki turun; öyle paket turlarla, mavi turlarla falan yapılmaması gerekir. onu parası olan herkes yapar. başkentlerde 1'er gün kalıp, artistik yapılar önünde fotoğraf çekinmekten başka bir işe yaramaz onlar.

    önce kafadan bir ülkeye bağımsız bir turist gibi giderek başlayacak. o ülkedeki muhtelif şehirlerde canım sıkılana kadar takılacağım. şehri çok mu sevdim? kalırım orda 1 ay. sonra ülkedeki muhtelif şehirlerde yapacak bir şey kalmayınca, hop komşu ülkeye. zaman sıkıntım olmayacak. yine canım sıkılana kadar takılıp, bir yandaki ülkeye. bu şekilde 3-5 sene sürmesi gerekiyor turun. işte o zaman ben dünya turu yaptım diyebilirim doya doya.

    yola çıkarken bir sorunun peşinden, hayatın anlamını bulmak için değil, sırf gezmek, görmek, eğlenmek için çıkmak lazım. yoksa yarı yolda hayatın anlamını bulduğunu zannedip orada kalır insan. yola çıktığın noktaya geri dönmek çok da mühim değil gerçi...

    (bkz: bir ömrü hayal kurarak tüketme hakkı)
  • kendimi bildim bileli hayalim olan olgu. yukarıda yazan arkadaşların büyük çoğunluğuyla aynı hisler içindeyim. bir daha aynı duygusal betimlemeleri yapmak istemiyorum. bunun psikolojisiyle ilgili söylenebilecek tek şey, dünyayı gezme hayali bazı insanların içinde bir virüs gibi bulunuyor. bazısında olmuyor. kimisinin en büyük hayali ferrari almaktır, kimisi sadece karşı cinsi düşler, kimisi de bizim gibi sürekli kafasında bir dünya haritasıyla dolaşır. sözlük içinde bu virüse sahip olan 20. kişi benmişim demek. benden önce 19 kişi yazmış baksanıza.

    evet ben de hindistan'da bir hintli gibi yaşamak isteyenlerdenim.ama bunu nasıl finanse edeceğimi bilmiyorum. osman atasoy tekneyle yapılacak bir dünya turu için aylık 1000 dolar para yeterli olacaktır demiş. işte olay burada başlıyor. ben çalışmadan, gezerek, hele ki bu hayali gerçekleştirmek için deniz yolunu seçersem ayda 1000 dolar nereden bulacağım? hadi buldum 3-5 senede turu tamamladım. geri dönünce nasıl karnımı doyuracağım? hangi işte çalışacağım? ulan burdayken bile doğru düzgün bir işim, maaşım yok. debelenip duruyoruz sefil sefil.

    yine daha önce dikkat çekildiği gibi elin ayağında ayakkabısı olmayan avusturalyalısı nasıl bir sosyal güvenceyle gençliğinin tadını doyasıya çıkarmak için gelip antalya'da 1 ay takılabiliyor?ulan bizim kazandığımız para antalya'da 2 kişi en ucuz pansiyonda en çok 1 hafta tatil yaptırtır bize.

    türk olduğumuz için mi hayallerimizden uzak kalıyoruz? bugün başlasak 40-45 yaşına geldiğimizde ufak bir dünya turu yapacak para biriktirmiş olur muyuz? vize işini nasıl halledeceğiz? vize dediğinin her biri en ucuz 50-100 dolar. kaç ülkeye girip çıkacaksın?

    bu sorular kafamda cirit atıyor. galapagos adalarını görmek, şili'nin en güney kıyılarında donmak istiyorum. ama nasıl? bir cevabı olan varsa, duymaktan mutlu olurum.
  • selçuk aksoy'un sallama rap kısımlarını okuyabilmek için ne içtiğini merak ettiğim, her dinlediğimde gülmekten kendimi alamadığım komik grup vitamin şarkısı.
  • teknik olarak 21 sene önce 1998 senesinde 22 yaşındayken 16 günde dünyanın etrafında tam bir tur atarak gerçekleştirdiğim gezi. 43 senelik hayatımda avustralya hariç her yere gitme imkanı buldum ama en yorucusu bu oldu. (bkz: setur)un düzenlediği bir inşaat malzemeleri üreticisinin (bkz: izocam) bayi gezisiydi...

    aklımda kaldığı kadarıyla yazmaya çalışacağım maksat anı olsun.

    yolculuğa istanbuldan münihe giderek başladık.buradan aktarma ile iki gün kalacağımız stuttgart a geçtik ve şehirde düzenlenen yapı fuarına katıldık. sonra tekrardan münihe geçtik.

    münihten direkt uçuşla los angeles a geçtik. aktarma uçuşuyla 3 gün kalacağımız san fransicoya ulaştık. şehrin meşhur yerlerini gezdikten sonra aktarma için tekrar los angeles a döndük. şehirde hiç kalmadan 2 gün geçireceğimiz las vegas şehrine hareket ettik. 2 günün sonunda tekrar aktarma noktası olarak los angeles a geri dönüp oradan uçakla havaii adasına geçtik. 2 gün kaldığımız havaii den tekrar los angelese geri döndük. bu arada 5 kere los angelese gidip hiç kalmamak gibi bir abukluğa da imza atmış olduk. hava limanından direkt uçuşla tokyo ya geçtik ve sadece bir gece kaldık. tokyodan direkt uçuşla önce frankfurt burada bir gece kaldıktan sonra istanbula gelerek yolcuğumuzu noktaladık.

    bu geziden bana güzel anılar ve nur topu gibi vertigo hastalığı kaldı... (bkz: vertigo)
hesabın var mı? giriş yap