• olur bazen, sindirip devam edersin.
  • iyisiyle kotusuyle, dogru bildiklerini insanlarla payla$maya cali$mi$; kantitatif olculer ile vurgulamak maharet ise hatiri cokca sayilir bir zamanini sadece bir dogrultuda harcami$ bir insanin hayal kirikligina ugramasidir.
    bir kizin pe$inden ko$arsiniz, onu birazcik tebessum ettirebilmek icin olmadik maymunluklar yaparsiniz, elini tutabilmek icin kar yagmasini beklersiniz. sonra ne olur? nerden ciktigi mechul biri gelir, butun yaptiklarinizi ve daha onemlisi "sizi" bile unutturur o kiza.
    veyahut; sozlugun ba$indan saatlerce kalkmazsiniz, en zor sinavlariniza cali$tiginiz zamandan kisarsiniz ama yine "gunde iki sigara" gibi azalttiginiz tiryakiliginizi birakamazsiniz. sonra bir bakarsiniz ki caylak olmu$sunuz, bir korku sarar apansizin titrersiniz. hayatta emegin ne kadar kiymetli oldugunu bir daha gorursunuz, bin defa pi$man olursunuz. bilmezsiniz ne du$unur ulu eskiler, aynen o guldurmeye cali$tiginiz guzelin ne du$undugunden haberiniz olmadigi gibi.
    yapabilecek fazla bir $ey yoktur, onemli olan insanlarin emeklerini biriktirmeleri degil onlari payla$maya olan meyilleridir. hicbir sifat istemeden yapabilirseniz, sadece yazdiklarinizin sozluge epistemik bir katkida bulunmasi ise cabaniz, oturur entrylerinizin yarisini silersiniz. vakia ki farkedile, temenni ki yayila, seviye yukseltile. (cuvaldizim elimde durmakta)
  • ihtimali dahi insanın içini karartan ve ateşin sigarayı yiyip bitirmesi gibi insanı bitiren bir durumdur. sen elinden gelen her şeyi yapmışsındır ama senin elinde olmayan sebeplerden ötürü amacına muvaffak olamamışındır. emekler zayi olmuşsa, insanlar da zayi olmuştur. zira insan dediğin şey de emek değil midir?
  • türkiye'de ne yazık ki normalleşmiştir.
  • emek verdiğin şey boşa gidebiliyorsa motivasyon kaynağında sıkıntı vardır. inattan emek verilmiştir, çaresizlikten emek verilmiştir. ziyanlığı daha başından bellidir dediğim durum.
  • iki hafta boyunca bir proteini aritmaya calisip, son dializden sonra tüpü devirip proteini buzlarin üzerine sacmak olayi..
  • allah'in cezasi bir ders vermek zorundasinizdir. bir sinif dolusu cocuk kar$inizda kurulmu$, soylediginiz her $eyi pur dikkat dikte etmektedirler. iclerinde en son yapilan sinavda yamulmu$ bir matematik ozurlu de bulunmaktadir. size durmadan $evke gelmi$ bir bicimde sorular sorar, halbuki sordugu sorularin cevabi tahtada siritmaktadir.mesela:
    v=p.y/m e$itliginde* m (money supply-para arzi) artarsa ne olur, neden soylemiyorsun, ben bunun icin mi geliyorum bu derse, humppphhhffm, grrrr, $eklinde havlar bu cocuk. sordugu sorunun abesligini, komikligini goremeyecek seviyede matematik bilgisi olan bir 4. sinif ogrencisidir bu. hicbir $ey diyemezsiniz, yine anlatirsiniz.
    sonra gider bu abu$, bir sonraki sinavda ayni soruyu yanli$ yapar. gotunuzle gulersiniz ama uzulursunuz de. emekler bo$a gitmi$tir, mankafalinin tekine ufacik bir bagintiyi izah etmek icin 20 dakika ugra$mi$sinizdir, halbuki o vakitte 5 tane bolme i$lemini bilen cocuga bir ust seviyedeki konuyu rahat rahat anlatabilirdiniz.
  • temmuz ayından beri hem kendi işimi yürütmeye çalışıp, hem de kendisine işi sabırla öğretmeye çalıştığım ve güya bana yardımcı olmak için işe başlayan iş arkadaşımın, sorumluluk verildikten yaklaşık bir iki hafta sonra, bugün bana göre dünyanın en saçma mailini iletmesiyle bu sefer de emeklerimin bir kez daha boşa gittiğini anladım.

    tanım: üzücü bir durumdur.

    not: biri size 4 aydır sabırla işi öğretmeye çalışıp, "öğrenmek için, maillerde eklere falan bakın" diyorsa, "kimse beni anlamıyor, yeni yerimde kimse bana bir şey öğretmiyor" diyerek ağlayıp duracağınıza, eklere mutlaka bakın lütfen, bu kadar salak olmayın.

    bir de üstüne "yeni başladığım için bazı yerlerde boşluklar olmuş olabilir, kusura bakmayın" falan da demeyin, olayı anlamaya çalışın.

    sonra neden işsiz kalıyorsunuz. kusura bakmayın benden bu kadar artık.

    bir gıda mühendisi; dört yıl lisans okuyup, o arada erasmus yapıp, ingilizcesinin iyi olduğunu iletip, üzerine de iki yıl yüksek lisans yaptığını söyleyip, bunu yapamayan ama işinde iyi olan herkesle ego savaşına girip de ilk mailde kapari ile mangoyu karıştırıyorsa artık benim de kimseye bir şey öğretme halim kalmamış demektir.

    sonra neden artık kendisine "mango xxx" demeye karar veriyorum. işte bu yüzden.

    çoğu dilde aynı anlamı olan, karıştırılan kelimenin "mango" olması da ayrı bir sinir bozucu. mango mangodur ya, türkçede bile mango yani. ben daha neyi nasıl öğreteyim bilmiyorum gerçekten.

    yüce rabbim beni bir şeyle sınıyor ama neyle sınıyor ben de bunu bilmiyorum cidden.
  • gençliğimi geri verseleer..
    bu kez en çok kendimi severim..
    veririm o yaride..
    kime sevdirirse sevdirsin..
    kimi öldürürse öldürsün
    kimi güldürürse güldürsün
    umurumda değil kaşı gözü gül yüzü..
    aah..
    yıllarım gitti !
  • acıdır.
hesabın var mı? giriş yap