• "aksam annem babamla eve dönmeyip babaannemle dedemle kalmisim, besiktastaki sicak, ilaç kokulu, o eski kocaman zemberekli saatten gelen 'tik tik' sesli evde. köse odadaki yüksek ve genis -benim için- yatak bana hazirlanmis, erkenden gece sogugundan beni koruyacak yorgana dolanip uyumusum. ögle vakti eski ve akmis camlardan bulanarak egrilerek heryere yumusak bir turuncu ton veren günesin doldugu odada, toz zerreleri isik hüzmeleri içinde dolanirken tik tik sesli mutlak sessizlik içine uyandim. sicak yatakta gerinerek gözlerimi ovusturarak oyalanma seslerimi farkeden babaannem hemen odaya gelip yatagin önüne sandalyeyi çekti beni sevip öperken bir yandan, kahvalti sinisini koymak için. ki annem bana sütten baska bisey içirmezken o sinide çay vardi su bardaginda ilitilmis, gül reçeli ve kayisi reçeli, bol kasarli tostum, kizarmis patatesim. babaannem zaten hep ne seviyorsam onu hazirlardi bana hiç üsenmeden. annem evde düzen timsali olarak sabah uyanir uyanmaz pijamalarimi çikarttirir yatagimi toplar, masada kahvaltimi yaptiriken, besiktastaki o evde pijamalarimla yatagin kenarinda kahvalti sinim önümde oturuyordum. sonra dedem de geldi yanima, yataga oturdu. tam karsimdaki beyaz renki küçük siyah-beyaz televizyonda maria yada öyle bir dizi vardi. onlar tabi ki erken kalktiklarindan beni beklemeden yapmislardi kahvaltilarini ama ben yerken benimle beraber oturdular orda o ekranin karsisinda. ben tostumu yerken dedem ekmegime reçel sürdü. yeni uyanmistim, turuncumsu odada, mahmur, sevilen üstüne titrenen torun. dedemin kocaman beyaz sakalli yüzü yanibasimda, babaannem burusuk damarli elleri ve mis kokulu basörtüsüyle daha patates getirmeye gidip geliyor mutfaga. en mutlu anim..."

    eskiye ait olan her zaman en güzel olmustur. küçükken yenen yemekler, oynanan oyunlar, yasanan ramazanlar hep en güzelleri olarak kaldi mazide, uzak ve özlenen. ne de olsa hiçbir sorumlulugun erisemedigi o noktada, beklentisiz sevilen, üzerine titrenen, sadece mutlu olmasi amaç olan olduk. en mutlu an elbette ki çocuklukta yasanan duragan ama huzurlu andir. tekrar o kadar mutlu olmak mümkün müdür, mümkünse bile farketmek mümkün müdür bilinmez. belki üzerine yillar bindikçe...
  • artık ölebilirim denilen andır
  • yerini hep bir başka anın aldığı andır..

    - onu ilk defa şehir dışına uğurladığım gün, benim onu beklediğimi bilerek gittiğini bilmek en mutlu anımdı. sonradan onu başka bir kadınla tatil yapmaya giderken yolcu ettiğimi öğrendim.

    - hayatımda ilk kez, gün içinde neler yaptığımı merak eden biri olduğunu sandığımda, her "canım bugün nasılsın?" "canım her şey yolunda mı?" mesajını aldığım anlardı. onun dünyanın en düşünceli, en içten insanı olduğunu düşünüyordum. sonradan aynı mesajı aynı anda üç kadına birden yolladığını ve her üçünden de yanıt aldıktan sonra aynı cevabı yine üçüne birden gönderdiğini öğrendim. kendisi bunun son derece pratik ve ekonomik olduğunu söyledi.

    - bir hevesle, sehir dışından ya da yurt dışından döneceği gün onu beklemek en mutlu anım olmuştu. nihayet günün sonunda onu görecektim. sonradan bana döneceğini söylediği tarihten çok önce dönmüş olduğunu ya da aslında hiç gitmemiş olduğunu öğrendim.

    - serin bir yaz akşamı kendimi çok huzurlu hissettiğim bir andı*, sanki o ve ben, biz ve şehir, kısacası her şey uyum içindeydi ve yanımda olması o anı kutsuyordu. sonradan o günün beni aramayı sebepsizce bırakmadan ve telefonunu kapatıp on günlük bir kaçamağa başlamadan önceki son gün olduğunu öğrendim. onun için öyle çok endişelendim ki takip eden hafta içinde yaşadığım kitlenmeler ve korku nöbetleri için anksiyete bozukluğu ve panik atak teşhisi konuldu.

    en mutlu an aslında sahte olduğunu öğrendiğim an yenisiyle yer değiştiren anlardan başka bir şey değil.
  • mutluluğu yaşarken hissedebildiğimiz anlardır. tıpkı benim bugün yaşadığım gibi.

    bir oğlum var 16 aylık. malum mevsim geçişleri grip sebebi oluyor. elimizden geldiğince hatta fazlasınca sakınmamıza rağmen grip oldu ufaklık. 3 gecedir ne uyudu ne uyuttu. öksürükler böldü uykusunu yavrucağın. burnu tıkalı nefes almakta zorlandı velhasıl bir yetişkini yoran grip onu oldukça sarstı.

    bugün gündüz uykusuna yattı rutinini bozmadan ama bir öksürük nöbeti uyandırdı. ağlayarak geldi yanıma. televizyon başında uzanmıştım koltuğa. boynuma sarıldı bir süre sonra göğsüme doğru düştü başı. alamamış uykusunu, geceden de uyuyamadığı için öyle devam etti uykuya. uyanmasın diye hiç kımıldamadan iki saate yakın kaldım aynı pozisyonda bırak kımıldamayı nefes alıp verirken bile dikkatliydim. arada dayanamayıp öptüm kokladım. o an benim için tarif edilemezdi. aslında doğduğundan beri tarif edilemez şeyler yaşıyorum ama bugünkü sarılıp uyuyuşu başını göğsüme yaslayışı bambaşkaydı. bugün yaşadım ben mutluluğu. o an hissedebiliyordum o duyguyu.

    iki saatin sonunda uyandı mahmur mahmur baktı sonra bir daha sarıldı. 3 gündür en uzun en deliksiz uykularından biriydi. benimse en mutlu anlarımdan...
  • iğne olmanın gerginliğini yaşarken hemşirenin ''bitti'' demesi. bayılmadan atlatabilmenin mutluluğudur aslında yaşanan.
  • orhan pamukun masumiyet müzesiadlı kitabını okurken,onun hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum diye yazdığı anda,ben de düşünmeye başladım...hayatımın en mutlu anı hangisiydi acaba diye,yaşadığım anlar içerisinde mi ,yoksa daha henüz gelmedi mi,yaşanmış olması mı yoksa beklentisi mi beni daha çok mutlu ederdi.bu düşünceler arasında okuyup bitirdiğim bu kitap geride buna benzer pek çok soru bıraktı aklımda...ama en çok etkileyen cümlelerden biri de şuydu sanırım."bazen zamanı bütünüyle unutur,şimdi'nin içine yumuşacık bir yatağa yatar gibi yayılırdım"yazarın dediği gibi zaman anları birleştiren bir çizgi olduğu için bizler , zamanın peşinde koşup planlar yapmaktan anı yaşamaya fırsat bulamıyoruz.

    o zaman vazgeçelim düşüncelerimizi etkileyen bir sürü problemden,yayılalım şimdi nin içine ve mutlu olmayı düşünüp,isteyip mutlu olalım,belki de o kadar zor değildir...
  • en az mutsuz olunan an.
  • yaşarken ne olduğunu bilmediğin andır.daha sonraları en mutlu anımmış bimiyordum diyerek anlatılması farzdır.
  • her yeni saniye...
    her yeni nefes...
    her uyanış...
  • benim için üniversiteden mezun olduğum güne denk gelir. mezuniyet konuşmaları yapılmış, kepler havaya atılmıştır. arkadaşlar ve aile ile fotoğraflar çekilmektedir. tam bunların arasında sevgili* ile gözgöze gelinip sıkı sıkı sarılınır, öpülür... herşey mükemmeldir, o ne mutlu andır öyle..
hesabın var mı? giriş yap