• kaçıncı bölümüydü bilmiyorum otelde yapılan bir soygunun suçlusunu bulmaya çalışıyordu. hırsız bir türk ve adam kuzeninin evine sığınıyor. buraya kadar herşey normal yani hırsız türk diye ayaklanacak değiliz ya bizden hırsız çıkmaz diye bir kural mı var!! ama asıl komedi adamın kuzeninde kopuyor. adamın kuzeninin 5 tane falan çocuğu var ve adam çöpçülük yapıyor halbuki adamın asıl mesleği doktorlukmuş ama ruhsatı olmadığı için bu ülkede çöpçülük yapmak zorunda kalıyormuş. ben en son ağzımı kenara koyup götümle gülüyordum!! hadi türkiye ile ilgili hiçbirşey bilmiyorsun kardeşim peki 'google' denen şeyden demi haberin yok..türkiye'de darphane gibi para basan doktorlar gidicek senin memleketinde çöpçülük yapacak. özetle hala bazı önyargıları kıramamış olmak insana koyuyor be!!
  • 1x2'de türk konu olmuş (ki türk konu olmuş denince 40 dakikalık diziyi ileri sararak izledim. sanırım bu türk "iyi" türk) yazılmış olduğu gibi türkçe konuşamayan (ve hırvat olduğu söylenen) kişi/ler oynamış. yanlış bilmiyorsam kanada'da (b.c.) çekildiği için (ki benim bile arkadaşlarım var orada olan!) bulamadılar diyelim türk oyuncu.
    benim dikkatimi çeken şey ise dizinin yapımcı ve yönetmeninin (ve yazarı vs vs) yahudi olması. bu pek anormal değil ama bu kişinin the turkish passport'ta da anlatılan yahudiler ile bir bağı olabilir mi acaba diye düşünmedim değil. (avrum jacobson) çünkü bizim dizi ve filmlerimizde bile artık yapılmaktan korkulan bir şey var ki, bu dizide (1x2 için konuşuyorum) atatürk var. hemde öyle böyle değil. kocaman bir posteri ile ve kadrajın tam ortasında. tamam yanındaki türk bayrağı her zamanki gibi kötü bir örnek (yıldız doğru dursa da ay o kadar kalın ki donut'ı kesmişler koymuşlar gibi duruyor)
    http://i.imgur.com/yws3q.jpg (burada kamera sağa doğru gidiyor ve poster yaklaşık 4+4 (iki ayrı sahnede) saniye görünüyor)
    http://i.imgur.com/xrxp7.jpg (bu da ayçöreği türk bayrağı)
    biraz nette karıştırdım ama avrum jacobson hakkında pek bir şey bulamadım. ancak bana öyle geliyor ki bu dizinin daha ikinci bölümünde içinde atatürk'ün de olduğu bir sahnenin geçmesi tamamen bu kişinin kişisel isteği doğrultusunda hazırlanmış. bakalım belki daha sonraki dönemlerde buna ait bir şeyler de okuruz.

    bu sahne görünce hoşuma gitti sahnelerinden değil de, görünce hakkında düşünmek istediğim sahnelerden oldu. ne de olsa yahudiler türkleri sever-di çok yakından tanıdığımız birisi onları düşman ilan ettiği zamana kadar.
  • arkady balagan karakteri ile beraber güzeller güzeli melanie papalia sayesinde izlediğim dizi. 5. bölümden itibaren dizinin kalitesinin hatırı sayılır derecede yükseldiği gözlerden kaçmıyor. bunlar dışında felaket bir görüntü yönetmeni var. bir ergene kamerayı versen o bile daha iyi bir iş çıkartabilirdi. her şeye rağmen ilk sezonundan sonra iptal olmayı hak etmiyordu.
  • keşke daha iyi bir dizi olsaydı. keşke dememin tek sebebi de karakterin çıkış noktasının iyi düşünülmüş olması, yoksa bunun dışında her şey yalan olmuş.

    madem elinde arkady balagan gibi arızalı bir karakter var, bunu iyi kullan. balagan house'a benzetilmiş haklı olarak. ama house'tan ziyade adrian monk'a benziyor. monk'da sevdiği kadını kaybedince halihazırda varolan arazları hastalık boyutuna taşınıyor ama aynı zamanda bu arazlar monk'un olayları çözmesini de sağlıyor. yani monk'un sürekli gözümüze sokulan egzantrik tarafları dizide süs niyetine değil, ana hikayeyi oluşturmak için kullanılıyor bu nedenle de ilginçliğini kaybetmiyordu. oysa endgame'de böyle bir durum yok.

    dizinin bir diğer olamayan tarafı da zekice açıklamalara sahip olmaması. seyirci polisiye dizi izlerken merakının olgulara dayanarak tatmin edilmesini bekler. hatta yüzyıl önce yazılı hale getirilmiş altın kurallardan biri de budur. yani kafanda yarattıklarınla olayı çözeceksen, benim dizinin kalanını izlemem için sebep kalmıyor. bırak sonuçta olay çözülürken ben de "hmmm, aslında demek böyleymiş" diyeyim.
  • aynı zamanda xena warrior princess dördüncü sezon yirminci bölümünün adı.
  • arkady balagan karakteriyle dahilerin sinir bozucu olması klişesini yıkan, ilk sezonunun sonunda bitmesiyle üzen dizi.
  • voyager'ın bu final bölümüyle ilgili bir çekincem var. en azından bu dizi için (eski trekleri saymıyorum) ne zaman timeline'da bir bozukluk olacak olsa 29. yüzyıldan bir uss timeship bıdı bıdı gelir, olay zincirinin değişmesini önlerdi. amiral ceynvey 20 küsür sene geriye gidip kendini uyardı vesaire, bu sefer nerdeydiniz mnaki? ben mi yanlış anladım konsepti?
  • ikinci bölümde babanın adı ve soyadı türkçe. evinde atatürk posteri ve türk bayrağı asılı. üçünü bölümde bektaşi üzümü*, dördüncü bölümde baklava geçiyor. onbirinci bölümün 30:55'den sonra bağlama çalıyor. sanırım fidayda. bu diziye türk motiflerini gizleyeni çok merak ediyorum.

    edit: çeşitli eklemeler
  • samuel beckett in absürd tiyatro tarzında yazmış olduğu, karamsar, fakat bir o kadar da yaşamı sorgulayan bir kurguya sahip oyunudur. yaşamın benzer, klişe bir düzende devam ettiğini ve var olmanın anlamsız bir döngüde kalmakla aynı anlama geldiğini anlatır. ikinci dünya savaşı, yazara bu etkiyi veren en önemli olaydır.

    - use your head, can't you, use your head, you're on earth, there's no cure for that.
hesabın var mı? giriş yap