7 entry daha
  • sadece hakem hataları ya da futbolcuların oyunu üzerine yapılan saçma yorumlardan ibaret kalsaydı hoşgörülebilecek olan düşmanlıktır. ancak artık iş çığırından çıkmış; sporla, rekabetle ilgisi olmayan iğrenç bir zemine kaymıştır. anelka'nın eli muhabbetleri nispeten önemsizdir, sporla, sonuçla ilgilidir. kezman'ın eli önemlidir çünkü sporla alakasız ve iğrenç bir çamur atmadır.

    sabah gazetesinin günde 3 ortalama tutturacak yoğunlukta hakarete varan başlık ve yorumları.
    fenerbahçe nin yapılarının kaçak olduğu haberleri (kulüp; "raporda fenerbahçenin adının geçmediğini", "o raporun tüm türkiyedeki sahillerle ilgili olduğunu", "caddebostandaki tesisin fenerbahçeye ait olmadığını", ne kadar söylese de çamur atılmış kenara geçilmiştir. )
    fenerbahçe'nin tarihine olur olmaz saldırılar. yalan yanlış tezlerle 100yıl öncesini karalamalar. (fatih altaylı da saçmasapan konuşmuştu zamanında ama bu seferki güdümlü ve sistemli şekilde işleniyor). habertürk'e hiçbirkonuda itimat etmeyenler nedense bu saçmalığı kesin doğru olarak anında kabullenmişler. :(malum doğru bilgi değil işine gelen bilgi baştacıdır bu ülkede)
    kulüpten eli çektirilmiş insanların fenerbahçeli etiketi altında bir hırsla aziz yıldırım üzerinden saldırıları.
    telefon kayıtlarıyla belgelenmiş şikeler ortalıktayken ve görmezden gelinirken ısrarla fenerbahçe'nin adının ortaya sürülmesi.
    devletin malını yine devlete verip karşılığında da (neyin karşılığıysa) arazi ve stad alınması gibi bir peşkeş görmezden gelinir hatta alkışlanırken, fenerbahçe'nin kendi kaynaklarıyla diktiği stadın tapusunu parasıyla alamayışı ve stada hala utanmazca gecekondu denebilmesi.
    kulüp resmi sitesinin yalan makinası gibi çalışması.
    bunlar reklam verenlerin gücü, lobiler, ekonomik rekabet, federasyonun ilişkileri vs. ile açıklanabilir tamam ama bu kadar da alçalmaya gerek yokki. ben şu ana kadar birisinin çıkıp da beşiktaş'tan kimse şehit olmadı, galatasaraylıların hepsi vatan hainiydi gibi salakça yorumlar yaptığını duymadım. misal fenerbahçe tarihçileri söylemedi böyle birşey, nihat özdemir'den de duymadım, selçuk yula ya da can bartu da yazmadı. bu nasıl bir kin nasıl bir hırs anlamak güç.
64 entry daha
hesabın var mı? giriş yap