5 entry daha
  • geçenlerde bizim kasımpaşalı arkadaşlar ile demleniyoruz. tabi meyhaneler eskisi gibi değil. eskiden meyhanelerde bangır bangır olmayan; hafiften esip yanakları okşayan bahar rüzgarı gibi kulakları okşayıp ruha nağmeler söyleyen, düşük volüme sahip müzik eşliğinde sohbetler edilip rakı yudumlanırdı. şarap meyhane içkisi değildi o zamanlar. şaraphaneler ayrı mekanlardı. şimdilerde hemen hemen her masanın çevresinde tv ekranı var. kişiler rakı içiyorlar ama pek eskisi gibi, iki lafın belini kıracak kadar sakin ortam bulup sohbet edemiyorlar. meyhanelerde konuşma üslubu da kaybolmuş. eskiden yan masayı rahatsız etmeden konuşulurdu. şimdilerde konuşma zannedilen "gürültünün" yanında televizyon ekranında ne varsa belki biraz o konuşuluyor masada.

    neyse efendim. biz biraz sohbet biraz ekrana bakarken televizyon ekranında bir haber dikkatimi çekti. şöyle diyordu: (bkz: “iran depremi van'ı vurdu.” https://www.trthaber.com/…i-vurdu-9-olu-462547.html)

    şu veya bu sebeple yanlış ifade edilen bir haberdi bu. çünkü deprem iran’ın değildir. deprem, bölgedeki oluşan, eski ifade ile “hareket-i arz” olup, kimsenin değildir. yer kabuğu içindeki kırılmalardan, ani oluşan titreşimlerin dalgalar halinde yayılması; yayılmanın geçtiği yer yüzeyini sarsmasıdır. bu haberde depremin böyle “iran depremi van’ı vurdu” diye ifade edilmesinde, iran ile haberi dinleyen ülkemiz halkı arasında bir olumsuzluk olması durumu çıkıyordu diye düşündük.

    bunu konu ettiğimiz sırada yan masadan bir kişi de düşüncesini, haberi yapanlara karşı “hay ebesinin örekesi” diye ifade etti.

    ben arkadaşlara sordum. “öreke ne demektir?” eski savcı bir arkadaşımız işi gereği eskiden anadolu’yu çok gezdiğinden halkımız yaşantısı hakkında epey bilgi biriktirmişti. o yanıtladı ve “yün eğirip ip yapmaya yarayan bir düzenek” dedi. evet bir yanıyla doğru idi. anadolu’da ip eğirmeye yarayan, yün topağına bağlı, topaç gibi döndürülen bir düzenektir. (bkz: https://www.topragizbiz.com/…e-ve-agirsak-nedir-599)

    bu ip eğirme aletinin, söz kullanımında, ebe ile ilgisini sorduğumda hiç birisi bilemedi. en çok, kızdığında erkeklerin diline pelesenk olup kullandığı bu ifadenin anlamı unutulmuştu bile. kimse de anlamını sanırım merak etmeyip erkek dünyasında bunu güncelleştirmemişti. öyle kullanılıp giderken ben konuya bu kısımdan naçizane katkıda bulunmaya çalışayım diye bu yazıyı o zaman kaleme almıştım. ama aynı gün yayınlamayı unuttum. az önce masa üstünde gördüm.

    efendim, çok eskilerde kadınlar kendi başlarına ya da yanlarında kim varsa ve doğurtma işlemi ile uzmanlaşmamış kişiler ile doğum yaparken, sonraları insanlık tecrübesi gelişiyor. kadınlar daha öncekilere göre iyi sayılacak koşullarda yardımcı elemanlar yani ebeler yardımı ile doğum yapıyorlar. ebeler konuya girince onlar da teknolojik gelişmelerden faydalanıp doğum sandalyesi kullanmaya başlıyorlar. (bkz: https://mhthayat.haberturk.com/…ogum-sandalyeleri/6)

    öreke, önceleri alt kısmı yarım delik basit bir sandalye iken, zaman geçtikçe geliştiriliyor. anne adayının ıkınmasına sağlayacak aparatlar ekleniyor ve doğuma katkıda bulunacak niteliklere kavuşturuluyor.(bkz: https://hthayat.haberturk.com/…ndi-ebelerin-orekesi)

    işte o meşhur sözdeki, ebelerin örekesi budur.

    bu kadar uzun peşrevden sonra gelelim yazının özüne.

    "ebenin örekesi" söylemindeki “öreke”, ip eğirmeye yarayan alet değildir. o söylemde kastedilen şey ebenin kullandığı doğum sandalyesidir.

    kızgınlık halinde muhatap alınan kişiye, o doğum sandalyesi hatırlatılarak; “sen şimdi böyle saçma sapan şeyler söylüyorsun. sen doğarken ebenin kullandığı sandalyesi kırılsaydı da sen doğmasaydın keşke” sözü söylenmiş olur.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap