11 entry daha
  • içeriği bir kenara, yeni gerçekçilik ikinci dünya savaşında büyük bir bunalım yaşayan, bunalım ne kelime zaten hollywoodla rekabet edemeyen ülke sinemalarını iyice film yapamaz hale sokan o çağda avrupa sinemasında geleneğin sürdüğü bir kamp işlevi gördü. (bkz: acılara tutunmak)

    luchino visconti jean renoir'nın; michelangelo antonioni marcel carne ve roberto rossellini'nin; bernardo bertolucci pier paolo pasolini'nin; federico fellini de roberto rossellini'nin rahle-i tedrisinde bulunmuşlar, onlara çeşitli şekillerde asistanlık yapmışlardı ve italyan sineması o kamp üzerinden yine film yapmaya ve çeşitlenmeye imkan buldu. carne ve renoir bağlantısına bakınca doğrudan italyan sinema endüstrisinde veya cinecitta'da palazlandığı söylenemeyecek bu ilişkiler ağı bir şekilde neo realismo'da buluşuyordu. fellini yeni gerçekçilikten kopup fellini oldu, sonra da pasolini zıvanadan çıktı. visconti, pasolini ve bertolucci'nin ortak noktaları ise bir şekilde komünizmle alakadar olmalarıydı ama ilişkiler muhtemelen çok daha dallı budaklıydı. o halef selef ilişkisinin yayıldığı süre nerden bakılsa bir 40-50 yılı buluyor.

    ama avrupa'da özellikle fransa ve almanya için durum çok daha müşküldü. 30'larda ve 40'larda amerika yolunu tutan bir dolu alman yönetmenin (murnau, lang, lubitsch, zinnemann, sirk, preminger, sternberg...) amerika'ya gitmesi bağlantının kopmasının en büyük nedeniydi. alman yeni dalgası'nın şahsiyetten yoksun bir ekol olmasında yetimliğinin rolü büyüktü ve fransa'da 50'ler boyunca büyük bir ekolün bulunmayışı nouvelle vague'cıların başına buyrukluğunun en büyük nedeniydi. godard usta dayağı yeseydi böyle olmazdı en azından. (bkz: işçisin sen işçi kal)

    bu yüzden 50'lerde resmen infilak eden sinemayı yapan yönetmenler arasında bizatihi kıta avrupası'nda bulunan yönetmenlerin sayısı azdır ve ortalığı yeni gerçekçilik çekip çevirmiştir.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap