11 entry daha
  • ey takipçilerim, sözlük dışında okuyanlar, takip etmeyenler de ara sıra profilime girip ne yazmış diye merak edenler, stalklayanlar, hepinize sesleniyorum...

    sinema zevkime güveniyorsanız ki bir çoğunuzun güvendiğini biliyorum, o halde bu filmi ve bunun devamı niteliğindeki manon des sources izleyin. hatta aynı gün içinde üst üste izleyin ki daha etkili daha vurucu olsun.

    bu, film olarak daha iyidir, ikinciyse daha dokunaklıdır. (ikincisi diyorum ama aynı yıl çıkmıştır iki film de)

    taşrada hayatta kalma mücadelesi ele alınır. hani beyaz yakalılarda pılıyı pırtıyı satıp köye yerleşme hayalleri vardır ya, işte tam böyle bir filmdir ve köy taşra romantizminin hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmadığını anlatır.

    sadece zorlu taşra koşulları değil, köylüyle de mücadele edilir. -film alplerde geçiyor olsa gerek-, alp çomarı diyebileceğimiz kurnaz köylüler araziyi ederinin ucuzuna almak için su kaynağını tıkarlar ve kambur ile ailesinin başarısız olup şehre geri dönmesini beklerler. fakat kambur çetin cevizdir, kolay kolay pes etmeye niyeti yoktur.

    o kadar güzel etkili ve sahici verilir ki bu mücadele adeta oradaymışız gibi hissederiz. biz de kambur ailesinden biri oluruz adeta. ne doğa görüntüleri vereyim derken bir şey anlatmayan filmlerdendir, ne de abartıya kaçan filmlerden. hem güzel doğa ilkbahar görüntüleri vardır, hem de filmin kendisi güzeldir.

    film gibi, müziği de efsanedir

    sinema tarihinin belki de en underrated filmlerindendir (imdb'si 8'dir ama yine de pek bilinen bir film değildir) top 250'ye hatta ilk 100'e rahatça girebilecek yetkinlikte bir filmdir.
    sadece fransız sinemasının değil, avrupa sinemasının da en iyilerindendir.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap