aynı isimdeki diğer başlıklar:
473 entry daha
  • ev sözcüğü, eski norveççe "heimr" , almanca "heim", yunanca köy demek olan "komi" ilk olarak ahlakçılar tarafından ele alınmıştır. ev, ailenin mülkünü (bu mülke o zamanlar kadın da dahil olabilir) evcil ahlak anlayışının temelini oluşturur. buna koşut olarak "anayurt" (homeland) kavramı da insanları, yönetici azınlığın çıkarlarından başka bir işe yaramayan savaşlarda ölmeye ikna ederek vatanseverliğin ilk bağlılık andının içilmesine bir hayli katkıda bulunmuştur. bu kullanımlar asıl anlamı örtmüştür.
    ev başlangıçta yeryüzünün merkezi anlamına gelirdi, coğrafi değil ama varlıkbilimsel anlamı buydu.
    mircea eliade evin bir zamanlar üzerine dünya inşa edilebilecek bir çekirdek olduğunu belirtir. onun deyişiyle bir evin kurulduğu yer "gerçeğin can evi" dir.
    gerçeğin can evinde bir ev olmazsa, insan yalnızca açıkta kalmış değil, aynı zamanda hiçlikte, gerçek dışında kaybolmuştur.
    ev yoksa, her şey bölük pörçük bir hale gelir
    ev yeryüzünün merkeziydi çünkü bulunduğu yerde dikey bir çizgi ile yatay bir çizgi kesişirdi. dikey olanı yukarılara, göğe tırmanır; aşağıda yeraltına inerdi. yatay olanı yeryüzü trafiğini temsil eder, başka yerlere uzanan tüm olası yolları gösterirdi. böylece insan, evindeyken gökteki tanrılara ve yeraltındaki ölülere en yakın konumdaydı. ve insan bütün dünyevi yolculukların başlangıç noktasında olduğu gibi dönüş noktasındaydı da.
    göçebe insanların düşünce ve inanç hamuru herhalde bu iki çizginin kesiştiği, kesişmenin vadettiği güven duygusuyla yoğrulmuştu ve gittikleri yere bu dikey çizgiyi bir çadır direği gibi taşıyorlardı.

    kaynak: (bkz: john berger)
155 entry daha
hesabın var mı? giriş yap