18 entry daha
  • the bat, the cat, the penguin. batman returns en sevdiğim filmdir. en sevdiğim batman filmi demiyorum, izlediğim tüm filmler arasında en sevdiğim filmdir. yalnız burdan izlediğim en iyi filmdir anlamı çıkmasın. sadece "en sevdiğim film"'dir (3 oldu bu laf)

    batman serisinden bu filmle sadece batman ve batman begins yarışabilir ancak batman returns ikisini de açık ara geçer benim gözümde. ilk batman jack nicholson'ın aşmış performansıyla iyi bir film olmasına karşın fazla 80s kokuyordu ve batman & joker harici ilgi çekecek başka karakter yoktu. ayrıca herkes kabul edecektir, prince eşliğinde dans edip halka para saçan jack nicholson fikri çok yanlıştı. begins ise muhteşem kadrosu bir yana berbat aksiyon sahneleri ve senaryosu ile kaybediyor. tamam returns'deki senaryo da gayet zayıf ama returns senaryoyu dert eden bir film değil. çünkü returns, ancak "realizm mantık düzeyi 0" şeklinde izlenince gerçek değeri anlaşılabilen, oyunculuk, kara mizah, görsellik, aksiyon ve drama üzerine kurulu bir filmdir. begins ise 2000li yıllarda geçen, çok gerçekçi olmaya çalışan, gotham city'yi herhangi bir metropol gibi tasvir eden, teknolojinin, janjanlı oyuncakların dibine vuran, karakterlere hiç önem vermeyen ama bu tavrıyla batman ruhundan çok uzaklaşan bir film.

    batman returns'ün her karesi yağlı boya tablo yapılıp duvara asılabilecek kadar muhteşmdir. michael keaton, michelle pfeiffer, danny de vito ve chris walken gibi usta oyuncular rollerinde devleşirler. pfeiffer, bakımsız güzelliğiyle, catsuit içindeki seksapeliyle ve psikopat halleriyle yıllar boyunca unutulmayacak bir femme fatale portresi çizmiştir. de vito, grotesk mahlukat the penguin(oswald cobblepot)'i ağır makyaj altında harika oynamıştır. penguen karakteri o dönemde çocukları korkutmuş, büyükleri tiksindirmiş ise bence çok başarılıdır. walken emsalsiz oyunculuk tarzı ile üçkağıtçı, yüzsüz, dalavereci belediye başkanı (hmm bir yerden tanıdık geldi) max shreck rolü ile filmin esas baş kötüsüdür. keaton ilk filmden deneyimli olduğundan hem batman'i hem bruce wayne'i kusursuz ve çok inandırıcı oynar, hatta oynamaz yaşar.

    pfeiffer ve keaton'ın karşılıklı oynadıkları aşk (bruce wayne/selina kyle) ve nefret (batman/catwoman) sahneleri bu tür filmlerde dramanın önemini ve nasıl yapılacağını anlatan ders niteliğindedir. batman'in noel arefesinde palyaço çetesini dayak manyağı yaptığı sahneler parmakla gösterilecek "gerçek" aksiyon sahnelerindendir. bu ciddi ve karanlık filmdeki kara mizahın başka herhangi bir filmde eşi benzeri yoktur. batman returns komik veya gülünç olmaya asla çalışmaz, mizahı da zaten güldürmez, sadece suratta bir evil grin bırakır. sadece adı süperkahraman filmidir çünkü filmde kimsenin süper gücü falan yoktur, kimse süper değildir (catwoman'ın 9 canlı olması hariç). aynı gotham city gibi tüm karakterler, kasvetli, karanlık ve depresiftir. filmde sadece 1 adet çok kısa gündüz sahnesi vardır. sürekli gecedir. film boyunca hem gotham'a hem de karakterlerin içine kar yağar.

    bu kadar filmi öven laf yazdım ama asıl övülecek olan, tim burton'ın yaratıcılığının zirvesindeki, sorunlu beynidir. çünkü bu film tam bir tim burton filmidir ve en iyisidir. normal bir yönetmenin böyle özel bir film çekmesi düşünülemez. tıpkı bir burton filminde müzikleri danny elfman'dan başkasının yapmasının düşünülemeyeceği gibi. çizgi romanda sadece kısa boylu ve şişman bir aristokrat olan penguen'i, doğuştan deforme olmuş yalnız ve duygusuz bir canavara dönüştürmek de burton'ın fikridir.

    daha yazacak çok şey olmasına rağmen lafı burda kestiğim ve en sevdiğim filmdir (4).
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap