9 entry daha
  • ulusal uyanışa işaret ettiğini düşündüğüm mitinglerdir. ayrıca dosta düşmana medeniyet dersi de verildi o mitinglerde. nasıl mı? anlatayım...

    o mitinglerde milyonlar bir araya geldi. her yaştan, her meslek grubundan, her cinsten, her bölgeden, her eğitim seviyesinden milyonlarca farklı insan vardı. ve gene eminim ki bu insanların arasında farklı dinlere mensup olanlar, hiçbir dine inanmayanlar, farklı siyasi görüşleri savunanlar, etnik kökeni farklı olanlar, hepsi evet hepsi vardı.

    ancak bu kadar farklılığa rağmen bir tek olumsuz olay yaşanmadı, bir tek kavga çıkmadı... kim bilir belki de bu milyonlar arasında bir gün önce devlet dairesinde iş takip ederken sırada kavga etmiş, galatasaray fenerbahçe maçı sonrası birbirine girmiş, trafikte küfürleşmiş insanlar da vardı. ama tüm bu farklılıklara ve kişisel özelliklere rağmen tek bir olay yaşanmadı.

    herkes son derece saygılıydı ve gülümsüyordu.

    şimdi bunların üstüne fiziksel yorgunlukları da koyun... sonuçta orada insanlar saatlerce dikildi, yeri geldi susuz kaldı, yeri geldi tuvalete gitmek içi kıvrandı, birileri ayağına bastı... ama gene de herkes gülüyordu...

    bunlar önemli mi?

    kesinlikle önemli. normal şartlar altında sıraya girme zaafı olan, trafikte terör estiren, aman bana mı kaldı ülkeyi kurtarmak sorusu her an kafasının bir köşesinde olan türk insanı nasıl oldu da milyonlar olup aktı o mitinglerde? nasıl oldu da o kadar insan "nasıl olsa milyonlarca insan gitti, ben gitmesem, bir kişi eksik olsa bir şey olmaz" diye düşünmedi? ya da nasıl oldu da haftada bir gün tatili olan onca insan pazar gününü feda edip ve hatta pazartesi günü hasta hasta işe gitmeyi göze alarak yollara düştü? evinden çıkmayan, yolda yardımsız yürüyemeyen onca yaşlı insanı o miting alanlarında saatlerce ayakta tutan güç neydi? hayatında daha önce hiçbir mitinge gitmemiş, tek slogan atmamış ve hatta mitinglere gidenleri sevmeyen insanları oraya toplayan neydi? hatta yıllarca süren sömürülmelere, soygunlara, vurgunlara ses etmeyen, ekonomik krizler içinde yaşamaya alışmış, buna da şükür demeyi hayat felsefesi haline getirmiş bunca insanı o meydanlara döken neydi? ki gazetelerde yazdığına göre türkiye şaha kalkmıştı, her alanda atılımlar yapıyordu, ekonomide hiç bu kadar güçlü olmamıştı, tek başına iktidar sayesinde ab'ye çok yaklaşılmıştı... yani her şey yolundaydı, çok güzeldi!

    evet tüm bunlara rağmen milyonlarca insanı sokağa döktüren, türk bayrağı sallatan ve o mitingleri şenlik havasında geçiren, yüzlerde kocaman gülümseme bırakan, yürekleri gururla dolduran neydi?

    tekrar soruyorum neydi?

    başka bir deyişle ve tekrar; tuttukları takımdan inançlarına, ekonomik durumlarından cinsiyetlerine, yaşlarından etnik kökenlerine, oy attıkları partiden yaşadıkları yere kadar birçok noktada farklı olan bunca insanı –ki bu farklılıkların zaman zaman insanlar arasında çatışmalara, kutuplaşmalara sebep olduğu unutulmamalıdır- bir araya getirip tek yürek yapan neydi? tepki duyulan neydi?

    bunun tek bir cevabı var. bir araya gelenlerin belki de tek ortak noktası ben türküm demekten çekinmeyen, türk olmakla gurur duyan, türk bayraklarını içtenlikle sallayan, türkiye’yi kendi ülkesi kabul eden, bu cumhuriyeti ve onun kuruluş ilkelerini benimseyen, bir ulus olmanın, bir millet olmanın gücünü ve gururunu hisseden insanlar olması idi. ve o insanlar dahil olmakla gurur duydukları o değerlerin gazete ve televizyonlarda çizilen pembe tablonun aksine tehlikede olduğunu görmüştü.

    şimdi birileri çıkıp ne alakası var canım diyecektir. peki neydi o zaman? toplumsal paranoya mı? histeri mi? yoksa meydanlarda bedava bir şeyler mi dağıtıldı? türk insanı öyle bedava, beleş bir şey olmasa kılını kıpırdatmaz değil mi? kim bilir belki de asker emir verdi herkese. gerçi ulusal duruşa terörizm diyen, faşitlik olarak adlandıran ağalar beyler daha iyi bilir… ama bir soru daha sorayım. içimde kalacak yoksa. bunca insanı tekrar bir araya getirebilecek başka güç, görüş veya duruş var mı peki? neyse…

    sonra o meydanlara dökülen milyonlar bir şey daha fark etti. hani farklılık deyip durduk ya… o farklılık denilen şeylerin bizi ayıran, ayırması gereken, karşı karşıya koyan şeyler değil de bir millet, bir ulus çatısı altında kültürel ve toplumsal zenginliğimizi gösteren işaretler olduğuydu. ve o kalabalıklar gene gösterdi ki yüce bir amaç için bir araya geldiklerinde tüm dünyaya medeniyet dersi verecek kadar da büyük bir ulustur türk milleti. şimdi de medeniyet dersini biraz açayım.

    türk insanının kabalığı, beceriksizliği, kural tanımazlığı, toplumsal yaşamdan bihaber oluşu, vahşiliği, demokrasiden nasibini almayışı gerek yüce "aydınlarımız", gerek onların takipçisi gençlerimiz ve gerekse de avrupalı ve amerikalı "dostlarımızca" hep dile getirilen "gerçeklerdir". ama bu mitingler sonrası gördük ki bu kadar kaba, hoyrat ve beceriksiz türk insanı bir araya geldi, tepkisini son derece medeni bir şekilde ortaya koydu, espri anlayışını konuşturdu, birbirine de son derece saygılı ve hoşgörülü bir şekilde davrandı. neden acaba?

    tabii şimdi bu yaşananlar birilerinin hoşuna gitmedi. ulusal uyanış bunları rahatsız etti. emperyalist güçler ve emperyalistlerin önlerine koyduğu tastan yalanarak beslenen aydın, gazeteci veya hoca unvanlı kırmalar, bunca yıldır farklıkları ve ayrılıkları hep göz önüne çıkarak bölünme hayali kuran hainler, oluşan istikrarsızlık ile kendi cebini dolduranlar, cumhuriyet rejimini değiştirmek için çalışan geri kafalı ümmetçiler hiç beğenmedi bu yaşananları. bu mitinglerde ortaya çıkan ortak duyguya kulp takma yarışına girdiler. tüm farklılıklara rağmen o mitinglerde ulusal bir çatı altında bir araya gelen milyonları görmeyerek, görmezden gelerek ulusalcılık ile faşizmi yan yana anmaya başladılar. işte bunlar bu kadar hain, bu kadar dönek ve bu kadar şeref yoksunu… ama sonunuz geldi… korkmakta haklısınız!

    ayırca;
    (bkz: ulusculuk/#10897357)
79 entry daha
hesabın var mı? giriş yap