3 entry daha
  • türkiye'nin batısında, balıkesir'de bir köyde öğretmenlik yapan bir arkadaşım vardı, bahsettiğim yıllar 90'ların sonu, yeni mezunken tayini oraya çıktı, köy batıda olsa da doğu ile eş sayılıyordu çünkü bildiğiniz dağ başı bir köydü, toprak yolu olan, en yakın asfalta 15 kilometre uzaklıkta bir yerdi, en yakın asfalt dediğim asfalt da bozuk köy yolu tarzı bir asfalt, öyle düzgün bir yol değil yani.

    köy nüfusu azdı, köyün nüfusunun belki 10-20 katı kadar köylüsü çevredeki dursunbey, simav, soma gibi iş bulacakları yerlerde çalışıyordu ve oralarda yaşıyordu. bunları neden anlatıyorum diye merak ediyorsanız demografik yapıyı bilmeden bir yeri analiz edemeyeceğimiz için diyeyim.

    neyse, birkaç kez arkadaşımı ziyaret etmeye gittim, doğa güzel, kafa dinlemek ve yeni bir yer görmek açısından da bir fırsat diye düşündüm, öyle de oldu.

    neyse, köyde öğretmen hanımın şehirden gelen arkadaşı olarak çok güzel misafir edildim, insanları ile de tanışıp muhabbet etme şansım oldu. hatta köy düğününe de gittim, o kültürü bire bir yaşadım.

    düğün köyün meydanı gibi geniş bir alanda, dışarıda yapılıyordu, içki içiliyordu, davullar zurnalar gümbür gümbür çalıyordu. köyün yaşlı kadınları bakır tencere ile ritim tutarak türküler söylediler (adetmiş). neyse, böyle güzel bir ortamda 4-5 gün geçirdim ve 1 tane bile türbanlı kadın görmedim, yemeni örten falan çoktu, neredeyse tüm kadınlar saçlarını yemeni ile örtüyordu ama alnından saçlarını yine görebiliyordunuz, pratik bir şekilde saç toplamaya yarayan bir örtünme şekliydi yemeni.

    uzatmayayım konuyu, arkadaşımın tayini başka yere çıktı, o köyün de adı bir daha geçmedi yakın zamana kadar. birkaç sene önce öğrencilerinden biri evleniyormuş, ilk öğretmenini de internetten bir şekilde bulup davet etmiş düğününe. arkadaşım da yıllar sonra hem bir nostalji yapayım, hem de öğrencimi sevindireyim diye atladı gitti düğüne.

    aradan geçen 20 senede köydeki herkes türbana bürünmüş, alkol alan kimse görmemiş, çalınan müziklerde farklılaşma varmış, yine davul zurna varmış ama arabesk pop tarzı uyduruk müzikler dinleniyormuş. kısacası köyün yapısı değişmiş.

    eskiden tanıdığı, fikirlerinin gerici olmadığını bildiği bazı dostlarıyla muhabbete başlamış, anlattıkları şu şekilde:

    1) çevredeki ilçelerde çalışmaya gidenlerden emekli olanlar köye dönüş yapmış, hepsi türbanlıymış, köydeki halk da onlara evrilmiş, bir şekilde mahalle baskısı oluşmuş
    2) köydeki okul kapatılmış, okumak isteyen çocuklar için yatılı okul şansı yokmuş, fakir aileler çocuklarını süleymancıların ya da başka tarikatların yurtlarına gönderiyormuş
    3) genç nesil büyük şehirlere kaçmış, köye dönüş yapan yaşlılar ise şehirdeki/ilçedeki akp yapılanmasını köye de taşımışlar, eskiden farklı fikirlerin de olduğu köyde şimdi akp %100 çıkarıyormuş

    kısacası koskoca bir köyün beyni yıkanmış.

    zaten saf duygularla müslümanlığa sarılan bir halkımız var, küçük yerlerde de muhafazakarlık daha fazla yaşanıyor, düşünsenize, komşularınızın hepsi türbanlıysa ve siz yemeni bağlıyorsanız bir süre sonra siz de türban takma zorunluluğu hissediyorsunuz, eskiden köyün kadınlarının çalıp söylediği, göbek attığı düğünler yerini hanzo şarkıların çaldığı, kültüründen kopmuş bir hale bırakıyor.

    kısacası binlerce yıllık kültür çok kısa bir sürede sıfırlanıyor.

    dolayısıyla seçim sonuçları normal, adamların yapılanmaları zaten bu yönde, eğitimli şehir insanını kendi saflarına çekemiyorlar, sadece akp'den çıkarı olanlar peşlerinde, ne yapıyorlar bu durumda? cahil bırak, dincilerin eline düşür, insanların akp'den başkasını düşünme şansı bile olmasın durumuna getiriyorlar.

    bir de küçük yerde 2 dönüm bahçesi varsa, emekli maaşı da alıyorsa yaşayıp gidiyor adam, ekonomiden de etkilenmiyor, olan için de akp'ye şükrediyor.
150 entry daha
hesabın var mı? giriş yap