4 entry daha
  • 1940'ların ikinci yarısında hızlı bir aydınlanma yaşamış, pek çok köylü aydın yetiştirmek konusundaki azimli çabanın ürünü olan köy enstitülerinin en güzel örneklerinden birini barındırmış kasaba. ankara'ya yakın olması sebebiyle aynı zamanda kurumun vitrini de sayılırdı. (konuyla ilgili detaylı bilgi için can dündar'ın köy enstitüleri kitabından yararlandım, size de tavsiye ederim.)

    bu kasabada bulunan kampüsün, tiyatronun, prova odalarının, "köy enstitüleri" dergisinin basıldığı matbaanın ve daha pek çok binanın inşaatını bizzat öğretmenler ve öğrenciler üstlenmiş, taş taşımış, kalas yuvarlamış, kireç karmış, yaz kış uğraşmış ve başarmışlardır.
    bozkırın ortasında ağaçlar içinde bir rüyanın somut adımlarını atmışlardır.
    sonra burada hasanoğlan yüksek köy enstitüsü eğitime başlamıştır.
    köy çocukları marangozluktan, dikişten, yemekten, tarımdan, tıptan, edebiyattan, tiyatrodan, resimden, müzikten anlayan aydınlık bilinçlere dönüşmüşlerdir.
    tüm köy enstitülerinde olduğu gibi burada da eşitlik duygusu her şeyden öndeydi.
    çocuklar kendi yetiştirdikleri sebze meyveleri yiyor, kendi yaptıkları binalarda okuyorlar, konservatuvar öğretmenlerinden enstruman, tiyatro dersleri alıyorlar, geniş kütüphanedeki eserlerin içinden seçecekleri klasiklerden her yıl en az 25 tanesini okuyorlardı.
    aşık veysel'den bağlama, idil biret'ten piyano, suna kan'dan keman dinliyordu bu çocuklar...
    cumartesi toplantılarında istedikleri konuda istedikleri kişiye eleştiri getirebiliyorlar, eleştirilen kişi herkesin önünde savunmasını yapıyordu. bu kişi okul müdürü de olabilirdi, öğrenci de, aşçı da...

    buradan ve diğer köy enstitülerinden yayılan ışık tüm türkiye'yi aydınlatabilirdi.
    köylüler yurtlarını bırakıp kentlere göçmek zorunda kalmazlardı.
    zanaat, sanat konularında da bilimde de faal köylülerimiz olurdu.

    ama tabii, köylünün uyanışı büyük toprak ağalarının işine gelmedi. ikinci dünya savaşının ardından türkiye'ye demokrasiyi getirme sözü veren inönü, (ki daha önce de köy enstitülerine sonuna kadar destek olma sözü vermiş ve bu sözünü 6 sene boyunca tutmuştu) hakkında kızlarla erkeklerin birlikte okuması sebebiyle çıkan söylentilere ek olarak komünizm propanagndası yapıldığı söylentisi çıkınca oy kaygısıyla köy enstitülerinden vazgeçti.
    hemen sonrasında imam hatiplerin açılmasına izin verdi.
    seçim yine de dp lehine sonuçlandı.

    dp hükümeti, köy enstitülerini tamamen kapattı, toprak sahipleri rahat bir nefes aldı.

    hasanoğlan'daki prova odaları havadan görünümü orak-çekici andırdığı için terk edildi.
    matbaa kapatıldı, mescit oldu.

    seneler geçti, 2000 yılında bilkent öğrencileri olarak hasanoğlan'a konser vermeye gittik. ben o zaman orta sonda veya lise 1deydim. bilmiyorum orada eskiden köy enstitüsü olduğunu filan. orada öğrendim. terk edilmiş binaları gördüm, etkilendim tabii.
    neyse konseri verdik açık hava tiyatrosunda, hani o köylü çocukların elleriyle taş taşıyarak yaptığı...
    halk bizi çekirdek yiyerek izledi. pek sevmediler bizi galiba.
    çocuklar sahnede koştular, oynadılar. kimse çocuğunun kolundan tutup bir konserin nasıl izleneceğini anlatmadı.
    konserimizin ortasında ezan okunuyor diye susturulduk.

    terk edilmiş binaların arasından geçip otobüslere bindik. eve döndük. anlatılacak çok şey vardı.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap