16 entry daha
  • songül öden'in, az önce izleme şansına sahip olduğum, tek kişilik muhteşem oyunu.
    üstteki övgüler eksik kalır.
    oyunculuk, ses kullanımı, tonlamalar, vurgular o kadar başarılı bir şekilde kullanılmıştı ki, tüm salon her duyguyu en küçük ayrıntısına kadar hissettik.

    oyun; lal hayal isimli kadın ve onun hayatından geçen, başka hikayelere sahip 6 farklı kadının, üstün bir gözlem gücü ile tek kişi tarafından canlandırılması şeklindeydi.
    bir kez daha bu dünyada kadın olmanın ne kadar zor olduğunu hep beraber anladık.
    boş "feminist duyarı" değildi.
    gerçekti.
    her karakter gerçekti. hepsi hayatımızdaki birileri, ya da bizzat kendimizdi.
    ne acı, ne kadar korkunç hayatlar. ama gerçekti her biri.
    çok gerçekti hem de...

    oyun sonrası haykırarak :
    "ne yapalım istersiniz?
    nasıl yaşayalım?
    siz söyleyin biz de yapalım, başka türlü kabul etmezsiniz bizi çünkü.
    çok klişe ama,
    bize asılmayın diye asık suratla mı gezelim?
    çünkü gülümsersek "iş atmış"oluruz.
    ne giyelim mesela?
    şort giyebilir miyiz? ah... doğru ya o zaman "bir şeyleri" haketmiş oluruz. yok şort olmaz.
    peki kendi inancımız doğrultusunda ya da inançtan bağımsız sırf canımız öyle istedi diye başımızı kapatsak? yani diyorum ki "türbanlı" olsak mesela, uyar mı size?
    uymaz mı? evet bu da doğru, yallah arabistan'a değil mi? çok haklısınız.
    ha bir de şey var: "akepeli" bu.

    dövme yaptırsak, piercing?
    dans etsek?
    makyajsız çıksak, ya da ağır bir makyaj yapsak? bunlar da mı olmaz?

    peki "kabuğumuzu değil, ruhumuzu görün" diye çırpınsak? o zaman da "feminazi".

    çok söylendi bunlar. çok yazıldı... çok çizildi...
    ne işe yaradı peki?
    hiç.
    ve yaramamaya devam edecek. bir yerlerde kadınlar incitilmeye, aşağılanmaya, ötekileştirilmeye, mobbinge uğramaya, şiddet görmeye ve sonunda öldürülmeye devam edecek.
    ne kadar bilirsek, ne bilirsek bilelim, ne kadar yükselirsek yükselelim, ne kadar seversek sevelim, ne kadar acı çekersek çekelim görmemeye devam edeceksiniz bizi, ruhumuzu, hayallerimizi... (gerçi biz bunları her ne kadar siz görün diye değil, kendimiz için yapsak da)

    biz. yalnızca biz değiştirebiliriz bir şeyleri.
    yetiştirdiğimiz, "insan"a değer veren "insan" gibi erkek çocuklarıyla; korkusuz, özgür ve cesur kız çocuklarıyla bu toplumu, bu dünyayı biz yaşanılabilir kılabiliriz.
    biz. biz kadınlar değil bu arada, biz insanlar...
    o zamana kadar nesliniz tükenir diye umuyoruz sizlerin"
    diye bağırmak istedim. ama siz ona da kızarsınız. ben en iyisi "uslu" olayım.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap