aynı isimde "yumurta" başlığı da var
65 entry daha
  • beğenmekten korkarak başladım yumurtayı izlemeye. fikirlerine neredeyse kendi fikrimden çok önem verdiğim bir arkadaşımın bana dvdsini vermiş olduğundan dolayı tahmin ediyordum beğenicemi de, bu kadar beğenmemişlik hakimken ben de huyum olduğu üzere sevdiğimi, beğendiğimi savunucağımı bildiğimden hiç insanlarla münakaşalara girme arzusunda değildim.. ama final zamanı ders çalışmaktan bir şekilde kaçmam gerekiyor, bakıyorum yemek yapılmış, bulaşık, çamaşır yıkanmış, oda bir kez daha toplanırsa depresyona girecek, oyunlar tükenmiş.. ya bilgisayarda maça kızı oynıcam ya da yumurtayı izlicem.. başka film mi yok? var..

    o kadar güzel başladı ki, bir adam.. sahafını kapatmış, fakat -otuz saniyelik mevcudiyetinden yüzsüz ve egoist olduğuna kanaat getirdiğim bir metropol özentisi kozmopolitan- bir kadın giriyor, adamın kapattık demesini ya duymuyor ya da duymamazlıktan geliyor.. adam da sakin, umursamaz kapattık hüleean diye üstelemiyor. fakat bunun kadının mini eteğiyle haliyle tavrıyla bir alakası yok.. belli ki adam istanbul çirkefliğinden, asabiyetinden uzak..başka yerlere ait..

    bütün bu bahsettiklerimin de adamın genel hali ve tavrı dışında filmle alakası yok. sadece filmin havası o sahafta nasıl başladıysa o şekilde devam ediyor bir şekilde. uzak, dingin, çok eskilerden derinlerden gelen bir hüzünün yarattığı umursamazlık..

    bütün o sessizliklerin, umursamazlığın bir öncesi var boş yere değil o manzaralar, hayvan metaforları.. hani sanat filmi yapmaya çalışırken insanlar anlamasın diye uğraşılmamış.. azıcık önyargısını kırabilse insan; en neşelinin, en dışa dönüğün bile gidip saatlerce başkasına anlamsız kendisine anlamlı bir şeye sessizce daldığını kabullenilebilinir, kaldı ki büyük ihtimalle duygularını ortalama bir insandan daha yoğun yaşayan bir şairin daha büyük bir kolaylıkla hemencecik kendi dünyasına sığınabildiği çok rahat anlaşılır.. peki film, bir hayatı anlatıcakken olağanca gerçekçiliğiyle sadece renkleri biraz daha kuvvetlendirerek anlatıyorsa, olabilecek belki de en yalın haliyle; bu takdire değmez mi? ben de sevmiyor muyum çılgınca gülmeyi, aksiyona boğulmayı john mcclane'in ve onun gibilerin maceralarını izlemeyi, hogwartsda okumayı hayal etmeyi, binlerce romantik filmde ağlamayı, çalan şarkılarıyla coşmayı? bayılıyorum, ölüyorum bitiyorum. onlar da film bu da film benim için. ama yumurta öznel olarak çok daha değerli bir film.. bir filmin güldürmesi, ağlatması, korkutması işini bilen için çok kolay fakat bir filmin huzur vermesi..işte orda dur derim.. çok zor bir iş. hem de bu kadar karamsar olması gerekirken bir şekilde buğulu kalmış bir film için. dinginlik ve huzur buldum. çünkü biliyorum karşımdakinin benden bir cevap beklentisi varken önüme bakıp, sinirden ya da hor görmekten değil, tarifi olmayan, negatiflikten çok uzak bir duygudan ötürü cevap vermemeyi, yusuf'un arabada ayla'yla kabalaşmadan muhabbet etmemesinde olduğu üzre.. sırf hayatının o noktasında olduğundan dolayı annesinin vefatına bu kadar sessiz kalması, memleketini sevmiyor olması, kuyusu, yumurtası, nüfus cüzdanı.. insan anlıyabiliyor yusuf'u, yusuf'u anlamak için yusuf olmaya gerek yok. bu kadar anlaşılabilinir olmasında semih kaplanoğlu'nun o özentilikten konduğu sanılan sessiz anları, manzaraları; yusuf'un gördüklerini; nejat işler'in ise yusuf'un hissettikleriyle, tepkilerini müthiş yansıtmış olması etkili.. sürekli bir diyalog arayışı olması beni üzüyor açıkçası..diyalog olmadan insanların anlaşamıycağı bir çevrede olmak istemem ben. gördüğüm kadarıyla en çok akılda kalan şey ankara'dayken heryerin özlenmesi olmuş, o dikkat çekmiş..bence ayla'nın yusuf'a yumurtayı bulup getirmesi en muazzam an. sadece bu film için değil; çoook uzun zamandır izlediğim filmler içindeki en güzel an.. sessiz, sakin, huzurlu, bir tek kelimenin sarfedilmesine lüzum yok.. zaten hiç bir zaman duyulmak istenenle duyulan birbirini birebir tutmuyor, dile getirilmemiş bir anlaşma halinin sessizliğini yenebilecek her hangibir diyalog yapabilen, yazabilen mevcutsa.. mevcutsa gitsin kendi filmini çeksin..

    ben yumurta'yı çok sevdim..

    kendisinin tanımı, bir aşk, içerleme, kızgınlık, koşuşturmaca filmi değil yumurta; olması gerektiği üzere bir belki de iki insan filmi. insan filmi.
117 entry daha
hesabın var mı? giriş yap