24 entry daha
  • öncelikle güzel izlenilebilir bir film olduğunu söylemeliyim.ama sinemada aksiyon, büyük efektler, duygu patlamaları arıyosanız hiç size göre değil çünkü filmin yüzde 95 i aynı mekanda iki kişi arasında geçiyor.

    --- spoiler ---
    biz spoileri verelim noolur noolmaz..

    seksi, güzel ve popüler bir yıldız olan katya (bkz: sienna miller) ile, röportaj için gelmiş olan pierre (bkz: steve buscemi) arasındaki diyalog çok dalgalı ve dengesiz ilerliyor. ikili arasındaki iletişimin dakikası dakikasını tutmuyor. zira pierre "gider"i çekip evi terk edecekken kızın bir sözüyle evde kalıyor, hatta geri basmakla kalmıyor, kıza hizmet etmeye yakınlaşmaya çalışıyor. öbür taraftan katya da bir dakika önce zıp zıp zıplarken, bir dakika sonra sakinleşmiş, bazen agresifleşmiş görünüyor. elde edilmesi zor ama istediğini elde eden imajı seyirciyi rahatsız etse de gerçekleri gözüne gözüne sokuyor.

    filmin başında şımarık, ne yaptığını bilmeyen, dengesiz bir popüler kültür starı ile; kültürlü, deneyimli ve karizmatik bir adamın önce çatışmasını, sonra da zıt kutuplar misali birbirine yakınlaşmasını izliyoruz. ancak film öyle bir gelişiyor ki, belli belirsiz gidip gelmeler, muhabbet koptu dendiği anlarda yeniden başlamalar seyirciyi pierre den soğutuyor. o karizma timsali bilgili siyaset muhabiri kızın karşısında kediye dönüyor. aslında o kadar da muhteşem olmadığını hatta sıradan bir karakter olduğunu fısıldıyor izleyicinin kulağına. "eyhteree bu röportaja mı kaldık" diye şikayet ettiği bir röportajın bile peşinde saatlerini harcıyor, kızın bütün boklamalarına, nefret sözcüklerine eyvallah diyor. hee adamın katyaya aşık olup olmadığını anlayamıyoruz. ama yaş farkı seyirciyi böyle bir düşünceden soğutuyor ve cinsel birşey olmaması gönüllere su serpiyor adeta.

    filmin final bölümü iki yere kapak mahiyetinde mesajlar yolluyor. birincisi yetenekli de olsa güzelliği sayesinde yıldızlaşmış oyuncuları acımasızca eleştiren çevrelere. zira popüler kültür ürünü temsilcisi katya iki saniyede kafasında kurup, başarılı bir şekilde oynadığı oyunla bu deneyimli gazeteciyi silip süpürüyor. bu hileli oyunda seyirci zaten çantada keklik. ikinci mesaj ise medya dünyasına. o deneyimli muhabirin an be an çöküşü, bir röportaj uğruna kişiliğinden nasıl ödün verdiği (kızla tartışmalarında çekip gitse etkileyici erkek imajını çizdirmez, böyle oyunlarla da rezil olmazdı) izleniyor. nasıl yalancı olduğunu film boyu görüyoruz. (izinsiz bilgisayar karıştırmalar, kimseye söylemem diyip atlama haber olarak kanseri şefe bildirmeler..) çizilen bu muhabir imajıyla kasıtlımı bilmem ama gönderme yapılmış.

    --- spoiler ---

    filmde beni rahatsız eden tek şey pierre in bu hiç değer vermediği, sıfır hazırlıkla gittiği röportaj için neden bu kadar çok zaman harcadığı, kızın peşinden koştuğu. film boyu istemem yan cebime koy tribinde gezen muhabir filmin sonuna doğru bende bir nefret uyandırdı. net bir deyişle hayal kırıklığı oldu pierrepare.

    kesinlikle izlenilebilir bir film. dvd de arkadaşlarla veya yalnız, bourbon whiskey eşliğinde* gayet güzel gidicek, keyifli bir seksen* dakika geçirticektir.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap