75 entry daha
  • gezgin kendini, nihayet bilgenin karşısında otururken buldu. sağ bacağı buharlı trenlerin pistonları gibi durmaksızın yukarı aşağı hareket ediyordu. dirseklerini dizlerinin üzerine yaslamış, başını bacaklarının arasına ortalayarak eğmiş, duruyordu. sol elinin parmakları açık renk saçlarının arasından koyu renk zihninin içine kadar uzanmış bir şey arar gibi geziniyordu.

    aniden başını kaldırdı, bilgenin gözlerinin içine baktı ve ''-daha ne kadar gezmem gerekiyor?'' dedi. bilge ümitsizce ''-bulduğunu hatırlayana kadar...'' diye yanıtladı. ne derse desin, adam kendi bildiğini yapacaktı. yine de devam etti:

    ''her gezgin uzunca süre yuva sandığı yerde hapsolduktan sonra, gerçek evini aramak için yola çıkar. sen de öyle yaptın ve aslında onun içinde bir kez dahi olsa uyuyacak kadar şanslı olanlardandın. ne acıdır ki niceleri önünden bile geçemedi. ama zihnin evi, hayatın boyunca sana yuva olacak, sıcak, neşeli, huzurlu bir yer olarak bulmak istediği için duramadın yerinde. senden başkası oturamazdı senin evinde ama sen yine de talan ettin gitmeden her yeri ve kaçtın kendi yarattığın yıkıntıdan; oysa insanın evi ona yuva olan değil, kendi olabildiği yerdir. çırılçıplak oturabilirsin mesela evinde, delirmişçesine ağlayabilirsin utanmadan ya da çığlık çığlığa kahkahalarla gülebilirsin. ve fakat ruhun huzurlu, neşeli, var olmanın her halinden keyif alan bir durumda değilse, evin de değildir. dedim ya evin senin ta kendin. bu yüzden gittin. ve yine yollardasın. yolda olmak her gezgini mutlu kılmaz. çünkü kimi kaşif yeni yerler bulmak için değil kendini keşfetmek için yaratılmıştır. işte tam da bu yüzden sen de mutlu olamadın. öncesinde, sonrasında girdiğin her delikte, o kendi içinde olmanın verdiği rahatlığı aradın. sırf bunu yaratabilmek adına bazen içinde olduğun yerlere uymaya çalıştın, bazen de kendine göre yeniden düzenledin etrafındaki eşyaları. halbuki kendi evinde her şey olması gerektiği yerdedir. evin senin değişmeni beklemez ve onu değiştirmene izin vermez.

    şimdi bitkin, yılgın, ağrıyan ayaklarınla yeni bir yola hazırlanıyorsun. yorgunluğun yolda olmaktan değil, yolu unutmaya çalışmaktan. bu kendi çizdiğin kaderin. evini bulmaya uğraşma. evini hatırla! onu tanıyorsun ve ne yaparsan yap yolu biliyorsun. kendini bulacağın yer orası. ait olduğun harabe, misafir olduğun köşkten yeğdir. ama yazık ki gözünde görüyorum, sen amaçsızlıklara anlamlar yükleyerek gezmeye devam edeceksin. bu da âla. yanlış yerde durmaktansa, yolda olmak da kâfi. fakat bil ki başka hiçbir yere malik olamayacaksın. neyse ki kendini avutmayı iyi biliyorsun gezgin, böyle de hayatta kalacaksın. yolun açık olsun...''
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap