1043 entry daha
  • her içilen çay mutlaka kaçak çaydır. benim ilk başta çok garibime gitmişti ama sonradan fena alışmıştim kaçak çaya :)) buradan ayrıldığımda da yıllardır içtiğim çay bir tuhafıma gitmişti. tavsiyem o yüzden eğer gitmişseniz birkaç paket kaçak çay alın hiç pişman olmayacaksiniz.

    insanları da genel olarak sıcaktı diyarbakır'ın. sur'daysaniz mutlaka bol halayli, kürtçeli hareketli şarkılar soylenecektir. benim çok hoşuma gitmişti mesela bu durum, herkesin yüzünde gülücüklerin olması benim daha da çok mutlu olmami sağlamıştı.

    sülükluhan'a bayıldım.. hiç kahve sevmeyen bana bile sevdirmisti kahveyi. sallari hele! müthişti.. hepsi birbirinden otantik. çok sevdiğim yakın bir arkadaşım üniversitedeyken, bolca diyarbakır'a giderdi ve bol bol rengarenk olan sallardan alirdi. sanki onun dolabı o koskoca rengarenk olan sallardi. bakarken "deli kız ya hepsinden almış" diye bir gülmedim değil ve kendisine bol bol sallarin önünden fotograf attım :)) takılar da aynı şekilde çok tatlı ve natureldi.

    yemek olarak, şüphesiz ki hep ciğer'i öneriyorlar ben çok sevmem ama yine de güzeldi. birde her yerde tatlicilar var. mutlaka ama mutlaka her tatlıcinin önü yapış yapış olmasınin nedeni halka tatlısinin anında pisip serbete sokulmasiyla tüketiciye hemen sunulmasi çünkü insanlar beklemiyor :)) hemen yemek istiyor. o yüzden tuhafiniza gitmesin o yapış yapislik hissi.

    ve son olarak esnaflarda "etiket kavramı" yok. gerçek anlamda yok! bir dükkana gitmiştim bir çantanin fiyatıni sorduğum da ilk başta "60" biraz sonra yine gidip sorduğumda unutmuş olmalı ki beni "70" dedi. işte bunu yapmayın bak, gerçek anlamda yapmayın! sırf böyle yaptığı için almadım o gupguzeller çantayi. hele anlasınlar misafir olduğunu acıma duyguları gerçekten de yok esnafta. bir bunu hiç sevemedim diyarbakır'da...

    genel olarak güzeldi. hatırladığımda ve ismini duyduğum da mutlaka yüzümde bir tebessüm bırakır diyarbakır.

    belki daha güzel günlerde görüşürüz yine...
281 entry daha
hesabın var mı? giriş yap