10 entry daha
  • dikkat çekici olan, aileden biri (ki hizmetçi de bizden sayılır bence) ne zaman şehvetlense ve id'iyle yanmaya başlasa, yabancı'ya sulansa önce bir dramatik buhran sahneleniyor... ailemizin yaramaz azgını hemen kendine geliyor ve durumun normalini anımsadıgı anda da "özür dilerim" triplerine girişiyor. yabancı işte o zaman şefkatli ellerini bilumum okşayışa dönüştürüyor. yabancı, bu noktada devreye giriyorsa, sanırım isayı hatırlamış yine yönetmenimiz hafızasının hücreleriyle. af isteyene af veren, geçmişi olmayan yabancı, ailemize hakikatı gösteriyor. ki, bu da, bir nevi sevmek. ben, şahsen, gavurun "sizi sikerim" gibi bakmadıgını bizzat gördüm.

    öte yandan, film, yönetmenimizin seviştigi form yapısına uygun. yani tek defada başlayıp bitmek yerine bölümlere ayrılıyor. iki kısa eşittir bir uzun film tadında. ikinci bölüm bence daha enteresan. yabancı, ortadan toz oldugunda (kader mi yoksa budist varoluşçuluk mu) hepsi kendi klasmanlarına göre dorukta kalmanın yollarını arıyorlar.
    evin babası nüdist meczup, kızı melodramik katatonik, oglu şizoid artist, annesi histerik hanım, hizmetçi de frijit azize oluyor)

    passolini sevmeyenlerin bile, ki ben sevmiyorum, bir kaç insan hali görmek için izleyebilecegi film.
    burjuvaları yıkıyor mu yoksa paklıyor mu, öyle sert bir şey degil. bir film.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap