56 entry daha
  • birden pantolonunu sıyırıp rüku apışmasına geçen ünlü doktor, emri kükrer:
    "yala!"

    çocukken alındığına en çok sevinilmiş şey deyince, aynı anda iki şey birden oldu. anam bana dikiş makinasıyla kırçıl bej ile kahverengi arası, paça uçlarına doğru hafif genişleyen, tasarımı tamamen kendine ait, düğmesi iki parmak boğumu uzunlukta düğme diliyle hem içeriden, hem dışarıdan iliklenen bir pantolon dikmişti. yakışıklılığın dibi sanıyor ve sayıyordum. aynı anda dediğim, dedem de bal rengi veya koyu turuncu, küçük bir lastik çocuk çizmesi aldıydı. ortalama çizmelerden daha kaliteli ve parlak. ikisiyle birlikte ben köyün tek ve en güzel giyinen çocuğu, en yakışıklısı, en bakımlısı, en çok sevileni olduğumdan net emindim. tüm çocukluğum için yetip artacak bir zenginlik. özgüven deposu. o dilli ilikleme düzenekli pantolonlardan bir de 30 yaşında kendim yaşlı bir istanbul terzisine diktirdim, kumaşını kendim seçip alarak. bu sefer ek yakışıklılık olarak duble paça yaptırıyordum, görgüm artmıştı.

    "çoğu zaman kırk beş-ellilerinde bir adam çalışmayı bırakır, ardından karısı pantolonları geçirip, belki bir el zanaatıyla uğraşacağı küçük bir dükkan açar. toplumsal sorumluluk ve toplumsal bilinçlenmenin ancak kırklarından sonra idrakine varan pek çok kadın vardır." carl gustav jung - aspects of the masculine

    (ilk giri tarihi: 28.5.2018)

    (bkz: paşa pantolonu)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap