5 entry daha
  • hayatın telaşesinin ortasında kendine ait minicik bir ânı bile yakalayıp oluşturmak için amansız mücadeleler vermek zorunda kalanların hiçbir zaman sahip olamayacağı kabiliyet.

    yıllar boyunca, kitaplarımı en olmadık köşelerde ve en alakasız-düzensiz vakitlerde okuyabildim ancak; aklıma düşen notları da ya yolda bir yerlere koştururken ya da mesuliyetlerin neticesi işleri halletmek için boğuşurken elime/koluma veya en yakın kâğıt parçasına karalayabildim. dolayısıyla, okuduğum kitapların özetlerini ve ilgili yorumlarımı onlarca ajandaya taşımış olsam da yazım iyileşeceğine gitgide kötüleşti, çalakalemleşti mecburen. o karalamalar, unuttuklarımı hatırlatma vazifesini görüyor mu görüyor, ötesini çok da önemsemiyorum aslında, zira benden sonra saklanmayıp imha edilmelerini vasiyet etmişim, içim o yönden rahat; fakat inci gibi yazıları olan ve omuz omuza hüsn-i hat ve kaligrafi çalışan yeğenlerimi izledikçe gıpta ediyor, intizamlı özenlerine imreniyorum.

    geçenlerde, bir kitap vesilesiyle tanıştığım, dikkate değer tavsiyelerinden dolayı iletişimde kalmayı istediğim kişiye mail adresini yazması için not defterimi vermiştim,defterime tekrar ancak dün bakabildim de inci gibi özenerek, çok zarif bir yazıyla kaydetmiş olduğunu gördüm. normalde hatırlatıcı notlarımı ve öyle bilgileri bilgisayara geçirince siler, defteri rutin yoldaşlığı için temizlerim ama o yazıyı silmedim, kıyamadım, hoş bir örnek olarak orada dursun bakalım.*
hesabın var mı? giriş yap