44 entry daha
  • sıkılmak bi yana, deli gibi huzur buldum ben bu filmde..

    n. bilge ceylan'ın izlediğim üçüncü filmi oldu (uzak ve iklimler'den sonra). günün birinde ben de yönetmen olmaya kalkarsam ben de kendi sülalemi oynatacağım anasını satim filmimde şeklinde bir karar almama vesile oldu bir de. şöyle bir mantık kurmaya çalıştım empati yapınca, ki filmde de değinilmiş..

    el (aka. yabancı) yerine, huyunu suyunu bildiğim kendi insanıma daha rahat anlatırım derdimi. şunu şöyle yap dendiğinde alınıp, kapris yapıp tasını tarağını toplamamalı oyuncu dediğin. nazın geçebilmeli.
    o nedenle gıpta ettim ceylan ailesine. o nasıl bir babadır!!` :mehmet emin ceylan` bizim mahalleden fırlamış da beyaz perdeye çıkıvermiş misali.. doğal ötesi..

    gelelim filme. olay örgüsünden ziyade, mekandan bahsetmek isterim ama..

    yenice'yi yakın bir geçmişte keşfettim ben. daha önceleri çanakkale'yi gezmişliğim, kaz dağlarında kalmışlığım olsa da yenice ile pek (hiç) alakam olmamıştı. adını bile duymamıştım.

    sonra bir şekilde yolumuz düştü. güzel bir bahar günüydü. karadeniz'den sonra yeşil renginin güzelliğine burada vuruldum ben. ağaçlar hışır hışırdı. baraj gölü ise çarşaf misali dümdüz. geniş sokaklarında insana rastlamak pek mümkün olmasa da rengarenk çiçekli bahçeler kanıtıydı hayatın. büyük depremde çoğunluğu göçük altında kalmış, buruk hayatlar...

    kurutulmak üzere balkonlara kırmızı biber, mısır, patlıcan asılmıştı.

    derken bir fırtına koptu, bardaktan boşanırcasına başladı deli bir yağmur!.. kendimizi zor attık evlerin içine. kışın epey sert geçtiğini, ellerim birden buz kesince anladım. ondan, kömürlük tepeleme odun istifleriyle doluydu.

    soba yanmaya başladı. sonra.. ekşi mayadan yapılmış yuvarlak ekmeğin tadına doyamadan yollara düştük yine..
    bir daha da gidemedim yenice'ye.

    ve yine yeniden mayıs sıkıntısı'nda rastladım. eski bir dostu görmüşcesine sevindim. aynı sokaklar, depremin ardından devlet tarafından yaptırılan en fazla iki katlı evler, yepyeni bir hayat; yenice, ev yapımı ürünlerin satıldığı halk pazarı, hala daha 80'lerin modası dandik elektronik saatlerin bulunabildiği kırtasiye, kurutulmuş biberler, şivelerine hasta olduğum yenice insanı..

    film değil sanki. n. bilge, gizli bir kamera yerleştirmiş bu küçük beldenin muhtelif yerlerine ve insanlar hayatlarına devam etmişler gibi.

    filmi neredeyse sabaha karşı izlediğimden, bittiğinde ayakta alkışlama gibi bir lüksüm olamadı. ama şimdi telafi edebilirim sanırım bu eksiği..

    abi okuyorsan en kıyağından bi helal olsun diyorum sana!
    ge bakem, bi alnından öpem!!

    not: ve elbet, yenice'ye bayram ziyaretine giderken hayatını kaybetmiş olan filmin başrol oyuncusu mehmet emin toprak'ı rahmetle anıyorum.. son günlerde bir festivale döndürdüğüm gönlümün tüm ödüllerini veriyorum filme, nuri bilge'ye ve kendisine...
177 entry daha
hesabın var mı? giriş yap