194 entry daha
  • bazen ege sahil kasabasına yerleşmek başlığı beliriyor ekşide. geçen birisi avustralya başlığında bir sahil bölgesini anlatıyordu. şaşırmıştı, o kadar insan var, ama çıt yok. birkaç sene önce paris'e gitmiştim. şehir içerisinde ama şehir dışında bir sayfiye yeri gibi hissettiren bir park. ortada bir göl. banka oturdum, gözlerimi kapattım.
    ege sahil kasabası, avustralya'da bir sahil bölgesi, fransa'daki bir park...
    sana, ona, bana hissettirdiği, özlem duyduğumuz o his nedir biliyor musunuz?
    huzur
    klibe bakınca bir tarafımda tebessüm, içim umut doldu, ama diğer taraftan bir burukluk hissi. niye buruk hissettim biliyor musunuz?
    ulan ben bu keşmekeşi, bıkkınlığı, mutsuzluğu hak etmiyorum. gittikçe fukaralığa yol alınan yıllar, o ne giydi, bu ne yaptı, öbürü ne içti. bunlar şöyle, bunlar böyle... ahlaksız, şerefsiz, bilmem ne, daha nicesi.
    ben bunları hak etmiyorum arkadaş, yeminle bıktım.
    ne kadar acı aslında değil mi,
    istediğim sadece huzur içeren insani bir umut kırıntısı.
    çünkü huzurumuzu aldılar, umudumuzu çaldılar, hak ettiklerimizi, hak etmeyenlere verdiler. beyaz yakalısı, işçisi, emekçisi, öğrrencisi... bir ağızdan, iki dudaktan çıkan buyruğa mahkum olduk.

    kim bana huzur vaat ediyorsa, kim umut aşılıyorsa, kim haktan hukuktan bahsediyor, kim beni ötekileştirmiyor, kim kucaklıyor, bağırmıyor, hakaret etmiyor, tehdit etmiyorsa ondan yanayım.

    sizce de bu kadar basit, insani talepler hakkımız değil mi?
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap