• işte, klasik şarkı diye bir şey varsa o da budur. 1933 tarihinde roberta adlı müzikal için otto harbach'ın yazdığı sözler üzerine jerome kern tarafından bestelenmiş; bestelendiği günden itibaren yüzlerce defa yorumlanmış, en unutulmaz yorumunu ise zannederim ki 1958 yılında, her daim hayranı olduğum the platters'ın sesinde bulmuştur. senenin müzik listelerinde tavan yapmakla kalmamıştır bu versiyon, aynı zamanda, nasıl tommy dorsey'in i m getting sentimental over you'su 1930'lara damgasını vurduysa, o yılları bugün temsil eden tınıysa, 1950'ler deyince de akla ilk anda gelen şarkının smoke gets in your eyes olmasını sağlamıştır.
    müzikal şarkılarının ekseriyetle özenli, mana yüklü sözlere sahip olduğu bilinir. ve "gözlerine duman giriyor" şeklinde türkçeleştirebileceğimiz bu şarkının sözleri de benim anlayışımca sade bir hoşluktadır. belki şaşırtıcı değil, ama hak etmediği bir şekilde hep sigarayla, onun bilhassa da erotik çağrışımlarıyla bağdaştırılmıştır smoke gets in your eyes. sigarayla ilgili pop makalelere başlık, akciğer sağlığı konusunda mücadele verenlere slogan olmuştur. oysa ki nasıl düğünlerin vazgeçilmez tangosu la cumparsita'nın sözleri evlilikten, birleşmeden değil de ayrılık acısından, hicran yarasından, sefil bir yalnızlıktan bahsediyorsa, bu şarkının sözlerinin de sigarayla hiçbir ilgisi yoktur. şöyle ki, anlatıcı, skeptik arkadaşlarının kendisine yönelttiği "aşkının gerçek aşk olduğunu nerden biliyorsun" sorusuna hemen "yani böyle içimde, çok derinlerde, inkar edilemez bir şeyler var" şeklinde cevap vermektedir. fakat iddiacı ve gerçekten de itici olduklarını şarkının ilerleyen bölümlerinde daha iyi idrak edeceğimiz arkadaşları ona "bir gün sen de göreceksin, tüm aşıklar kördür; eğer ki yüreğin böyle ateşler içindeyse, anlamalısın ki, gözlerine duman girer" demekte bir saniye bile duraklamazlar. anlatıcımız bu sözlere gülüp geçecektir, aşkından şüphe edilmesi hani nerdeyse neşelendirecektir onu. bu muhabbetli ruh hali fazla uzun sürmeyecektir yalnız, yakın zamanda sevgilisi tarafından terk edilecektir zira. sevgili seçmek kadar arkadaş seçmek konusunda da başarısız olduğunu gözlemlediğimiz anlatıcımızın saklayamadığı gözyaşlarıyla dalga geçecektir bu arkadaşları. ama o gözünün yaşını silecek, gülümseyecek ve gururlu bir kabulleniş içinde diyecektir ki: "eğer ki hoş bir alev sönecek olursa, gözlerine duman girer".
    bu şarkıyı the platters dışında edith piaf'tan (ingilizce telaffuz biraz zayıf yalnız), julio iglesias'tan (julio'yu severim gerçekten, ama bu şarkıyı çok baygın söylediğini inkar edemem), dinah washington'dan, ella fitzgerald'dan, billie holiday'den, nat king cole'dan, louis armstrong'dan, al jolson'dan (anniversary song'una bayıldığım bir sestir kendisi), henry mancini'den, bryan ferry'den, hatta cher'den, hatta kiri te kanawa'dan, ve benim adlarını yazmaktan sıkılacağım, sizin de okumaktan sıkılacağınız daha düzinelerce insandan dinleyebilirsiniz. her seferinde duyacağınız şu aşağıdaki sözler olacaktır:

    they, asked me how i knew,
    my true love was true,
    i of course replied, something here inside,
    can not be denied.

    they, said some day you'll find,
    all who love are blind,
    when you heart's on fire, you must realize,
    smoke gets in your eyes.

    so i chaffed them, and i gaily laughed,
    to think they would doubt our love,
    and yet today, my love has gone away,
    i am without my love.

    now laughing friends deride,
    tears i cannot hide,
    so i smile and say, when a lovely flame dies,
    smoke gets in your eyes,

    smoke gets in your eyes.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap