12 entry daha
  • söz konusu minibüsler kadıköy'deyse hiç yoktan minibüse binme zorunluluğu doğurur. buradaki minibüsler, yoldaki kişi minibüs istikametinin tersine doğru yürüyorsa bile "belki fikri değişir, birden ters yöne gitme ihtiyacı hisseder" diye 100 metre ilerden selektöre başlarlar. kişiyi strese sokan anlar ilk selektörden sonra başlar. selektörün kendisine yapıldığını anlayan kişi cevap verme ihtiyacı hisseder. oysa hiç ilgilenmese minibüs geldiği gibi gidecektir. ama el kol rahat durmaz, "ben bu tarafa gidiyorum, ona niye bineyim?" sorusu el yordamıyla anlatılmaya çalışılır. mesajı alan(!) şoför sağ şeridin iyice sağına doğru kıvrılır. kader anı bu evreden sonra başlar. panikle birlikte, lugano'nun yaptığı her faul sonrasındaki bakışı ve iki elini havaya kaldırıp "ben yapmadım" havası veren jesti kişi tarafından sahnelenir. ancak ne acıdır ki bu hareketlere de şoför tarafından bir "çüşşş" , bir "duurrr" anlamı kazandırılır. ve işte acı son... minibüs iyice yavaşlamıştır. o an şoförün yüz hatları, iri vücudu belirginleşir. ve minibüs insanın önünde öyle bir durur ki "ulan şimdi olay çıkmasın, bineyim 500 metre ilerde inip dönerim" denilir. kazanılan tecrübelerden sonra tepkisiz kalmak öğrenilse de zaman zaman bir refleks sonucu 500 metre daha yürünebilir*.
44 entry daha
hesabın var mı? giriş yap