12 entry daha
  • bugün alaçatı pazar yeri camiinde cenazesine katıldığım opera sanatçısı.

    eğer geçmişi hakkında önceden herhangi bir bilgim olmasaydı, cenaze törenine katılanlardan ve gönderilen çelenklerden onun sadece emekli bir opera sanatçısı olduğunu sanabilirdim. çünkü cenazeye katılanlar arasında ilk göze çarpanlar, 2 metreyi aşan boyuyla efe aydan, kardeşi ege aydan ve anneleri sevda aydan ile bazılarına televizyondan aşina olduğum opera sanatçılarıydı (bu arada aydan soyadından merhume ile efe ve ege aydan arasında nasıl bir akrabalık ilişkisi olabileceğini merak etmekteyken efe aydan "halam ayhan aydan" deyince jeton düştü. babası adnan aydan, ayhan aydan'ın kardeşiymiş).

    çelenkler arasında göze çarpanlar ise tekin akmansoy ile izmir devlet opera ve balesi müdürlüğü'nün gönderdikleri idi. fakat bir çelenk vardı ki bu talihsiz kadının geçmişine ilişkin en önemli ipucuydu. (bkz: http://www.cnnturk.com.tr/…ildi/514733.0/index.html)

    anlayan olur anlamayan olur diyerek şimdiden notumu düşeyim: çelenkteki dp*'ye odaklanın.

    cenaze omuzlar üstünde alaçatı'nın daracık sokaklarından mezarlığa doğru giderken 85 yaşındaki bir kadının hayatını yarım yüz yıl önce yaşadığı bir ilişki ile tanımlamanın çok büyük bir haksızlık olup olmadığını sormaktaydım kendime. koca bir ömrü bebek davasının magazinel boyutuna hapsetmek son derece büyük bir haksızlıktı. fakat diğer taraftan sözkonusu bu magazinel boyut, bir ülkenin başbakanını asılmaya götürecek bir büyük davanın da önemli malzemelerinden biriydi. bu nedenle ayhan aydan, dolaylı da olsa türkiye darbe tarihi'nin bir figürü oldu ve bu nedenle de 85 yaşındaki bu talihsiz kadın, 1946'dan sonra menderes'in aşkı olarak anıldı. talihsiz diyorum, çünkü hayatının önemli bir bölümü trajedilerden oluşuyor:

    - birinci eşinden* boşanır,
    - aşık olduğu adamdan* doğurduğu çocuğun* * doğum sırasında kolu kırılır ve ve 9 saat sonra ölür,
    - çocuğu bilerek öldürdüğü iddiasıyla yassıada mahkemesinde yargılanır,
    - aşık olduğu adamı idam ederler,
    - birinci eşinden olan çocuğunu* 18 yaşında trajik bir kazada kaybeder,
    - oğlunun ölümünü duyar duymaz intihara teşebbüs eder,
    - birinci eşini kaybeder,
    - ikinci eşi* kanserden ölür.

    yukarıdakileri sadece alt alta başlıklar halinde okumak bile insanı son derece üzerken bu kadın 85 yaşına kadar nasıl dayanmış acaba bunlara....demiyorum. çünkü ayhan aydan da latife, fikriye ve piraye gibi ser verip sır vermeyen ketum ve bir o kadar da sabırlı kadınlardan biriydi.

    sabrederek yazar olmayı hakeden biri olmama rağmen diyorum ki "senin yerinde sabırtaşı olsaydı, çatlardı be ayhan teyze!"
31 entry daha
hesabın var mı? giriş yap