24 entry daha
  • vaktiyle roman sanatının pörsümüş dudaklarına hayat öpücüğü kondurmuş bir başyapıt. çok rahat okunuyor, ama hiç sığlaşmıyor. günümüzde bir roman, bir filmle ancak böyle baş edebilir. bu filmi bir de sinemaya uyarlamaya kalkmışlar. gerek yok ki, siz okurken kafanızda oynatıyorsunuz zaten filmi. okuyan pişman olmaz, pişman olmadığı gibi bir dolu güler de.

    şu kısım bence bu romanın yazılma nedenini açıklıyor:

    "neden bu kadar çok amerikalı, devletinden kağıt mendil muamelesi görüyor, bir çırpında harcanabilen yaşamlar sürüyordu? neden olacak yazarlar figüran oyuncularına her zaman öyle davranıyorlardı da ondan?

    gibi gibi.

    amerika'yı gerçek hayatla hiç alakası olmayan insanlardan kurulu, son derece tehlikeli ve mutsuz millet yapan şeyin ne olduğunu anlar anlamaz, öykü yazarlığından uzak durmaya karar verdim. ben hayatı yazacaktım. benim yazdıklarımda her insan başkası kadar önemli olacaktı, ne eksik ne fazla. tüm ayrıntılara da eşit derece ağırlık verecektim. hiçbir şey atlanmayacaktı. kaosa düzen getirme işlerini bırakalım başkaları yapsın. ben düzene kaos getirecektim, ki sanırım başardım da.

    bütün yazarlar benim yaptığımı yapsaydılar, edebi sanatlarla uğraşmayan vatandaşlar yaşadığımız dünyada düzen diye bir şey olmadığını ve düzen peşinde koşacağımıza, kaosun gereklerine ayak uydurmamız gerektiğini anlarlardı belki.

    kaosa ayak uydurmak zordur, ama başarılabilir. ben bunun canlı kanıtıyım: ben başardıysam, herkes başarabilir."
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap