12 entry daha
  • yıllarca "kaval ile şişhane'nin ne alakası var, bu olsa olsa kavak'tır" derken alakasız olanın şişhane olduğunu an itibarıyla öğrendiğim özlü sözümüz. meğerse eski zamanlarda silahlar kaval denen uzun namludan doldurulur, harbi denen uzun düz çubuklarla (harbi adam da sıfatını bu çubuktan almışmış a dostlar) sıkıştırılır, içine bi tane de demir bilye konularak ateşlenirmiş. gel zaman git zaman mermi haznesi olan silahlar üretilmiş. altı mermi yuvasından oluşan bu hazneye şeşhane denirmiş. haliyle şeşhane kavalın altında yer aldığından insanlar bakıp bakıp merminin namludan nasıl çıkabildiğine şaşarlarmış. bu uyumsuzluk "üstü kaval altı şeşhane" deyimini dağarcığımıza katmış ve dilden dile gelir giderken altı kaval üstü şişhane'ye dönüşmüş.

    rivayet odur ki, şişhane'de adını, sultan abdülaziz döneminde galata, kasımpaşa ve şişhane'de inzibat hizmetlerinde kullanılan, "şeşhane neferi" denilen deniz erlerinden almış.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap