102 entry daha
  • söz konusu tarantino olduğunda bence işi fazla ciddiye almamak lazım. yahudi mastürbasyonundan önce tarantino şiddeti estetize ediyor diye de yıllardır eleştiriliyor; aslında düşündüğünde çok da anormal eleştiriler değil, hatta haklılık payı da var. gerçi tarantino'nun sinemayı ele alış biçimi düşünüldüğünde böyle eleştirilerin gelmesi de gayet doğal, zira adam sinemada absürd, saçma, grotesk ne varsa bunların parodilerinden bir pastiş yapıyor ki bu da herhalde önemsizleştirme dediğimiz olayın daniskası oluyor. ama filmlerinde eğlence, ilginç karakterler, iyi kareler, sağlam kamera hareketleri, etkileyici kesmeler ve akıllara seza diyaloglar var mı? gani gani hem de.

    --- spoiler ---

    o yüzden tarantino ikinci dünya savaşı filmi çekiyorsa ilk önce bunu seyirciymişçesine yapar abi, zira kendisi yönetmenden önce iyi bir sinefildir, izleyicidir. senin benim gibidir ama hem muhtemelen senden, kesinlikle benden daha fazla film izlemiştir. ikinci dünya savaşında geçen bir filmi izleyen seyirci film boyu nazilerden alınabilecek bir intikamın hayalini kurar, hatta aynı seyirci filmleri izlerken ah be şu sahneyi ben olsam şöyle çekerdim, kamerayı şuraya koyar, oradan buraya kaydırır, arkaya da şu müziği veririm de der zaman zaman; işte tarantino 'sen' olmuş hayalini kurduğu sahneleri çekerek istediği gibi eğip büküyor olayı. filmin başında landa'nın "i love rumors. facts can be so misleading" gibi bir şeyler demesi filmin yaklaşımını muştuluyor aslında. based on a true storylerin gerçek diye anlattıklarıyla tarantino'nun fantezisinin karşılaştırması yapıldığında tarantino'nun bahsedildiği kadar da zararlı olmadığı bile düşünülebilir. şunu da düşünmek lazım basterds'da neden saving private ryan ya da the thin red line gibi filmlerin etkisi görülmezken leni riefenstahl'dan goebbels'in sinema projelerinden bahsediliyor, bence tarantino daha çok yine işin fantezi kısmıyla ilgileniyor, halka yutturulan kahramanlık hikayelerine gönderme yapıyor ve kendi filminin de farkında ki işi başından beri bir arınma filmi gibi tasarlıyor. zaten sonunda da hitler'i en fazla 'sinemayla' öldürüyor.

    tarantino leone sever malumunuz, bence şundan; leone'nin western'e postmodern yaklaşımı vs. tamam da, ilk önce leone sinemada anları kutsar, tadını çıkarır. bir sahneyi sessizce dakikalarca gösterir, close up'la ifadesiz bir yüzden onlarca anlam çıkartır. işte tarantino'da da böyle anlar var, izlerken keyif alıyorsunuz; sigaranın havada dönmesi, vurulanın yere düşmesi, yanan pipolar (ki filmin tonunu en net belirleyen noktalardan biri, landa kendini dedektif diye tanımlıyor filmin sonlarına doğru ve orada sherlock holmes göndermesindeki tercihi görüyoruz, tarantino saksafon büyüklüğünde pipoyla karakterleriyle bile dalga geçiyor, olayı absürdleştiriyor.), krema sahnesi (bu krema sahnesi nazilerle ilgili birçok şey ifade etmiyor mu: cilalı, gösterişli ama yakından bakınca iğrenç, abartılı, içi boş) ve dahi havadaki üç parmak.

    pipo sahnesi dedik de bence tüm o açılış sekansı tarantino'nun filmdeki en güzel numaralarını içeriyor. pipolar yakıldıktan sonra gerilimin artması, landa'nın söyledikleri, tarantino'nun arka arkaya iki kaydırmayla ayarladığı gerilimin dozajı, bu sahnedeki oyunculuklar, sesin etkisi ve nihayetindeki çatışma sahnesi bu filme olabilecek en iyi girişlerden bir tanesi. havaya kalkan üç parmak sahnesini de unutmamak lazım, öyle bir an (ve açıyla görüyoruz- ki orada bir şeylerin yanlış gittiği belli ama nedenini bilmiyoruz. film hep bu tip anlarla dolu, christoph waltz'ın enfes oyunculuğu sayesinde de, landa'nın * domine ettiği 'acaba anladı mı'nın üzerinden şekillendiği diyalogları misal. ayrıca tam o krema sahnesinden önce kahraman erle landa arasında diyalog sürerken tarantino'nun yahudi kızın yüzüne zoom yapması henri georges clouzot göndermesini de daha anlamlı kılıyor.

    yine daha önceki tarantino filmleriyle ilginç bir ortak noktası da filmin intikam temalı film olmasının ötesinde bir kadının aldığı intikamın filmi olması. buna ek olarak tarantino'nun ayak takıntısı da tüm hızıyla devam ediyor haliyle. bir de oyunculuk meselesi var tabi, bana kalırsa tarantino'nun kariyerindeki en iyi performanslar bu filmde, christoph waltz zaten sinema tarihinin en iyi kötü adam performanslarından birini gösteriyor, bunun yanında melanie laurent'ı da anmadan geçmemek lazım.

    bir de filmde dil mevzuu dikkat çekiyor. diyalogları şahsıyla bu kadar özdeşleşmiş, marka bellenmiş bir yönetmenin filmde bu kadar dil üzerinde durması önemli ve ironik de bir tercih ve aslında tarantino sinemasıyla alakası olmayanların haleti ruhiyesini çok iyi yansıtıyor, zira başka dilde söylenmiş bazı saçmalıklara diğerleri kahkahalarla gülerken sen öylece bakıyorsun perdeye, kolay değil bunlar.

    daha bahsedilecek çok sahnesi var filmin (aklıma geldi bak; sadece silah sesleri duyulan filmde öldürülen yahudilere kahkalarla gülen hitler'le filmin son beş dakikasında nazilerin kurşunlanmasını izleyen seyirciler arasında ne fark var sahi?) (dur dur, boğaza yumruk sokmalı miike göndermesi var, o da güzeldi), bir kere daha izlenince etraflıca bahsedilir, ancak filmi ne kadar sevsem de tarantino'nun son sahnede iddia ettiği bu benim başyapıtım olabilir kısmına şimdilik katılmıyorum, belki ikinci veya üçüncü defa izledikten sonra daha iyi oturur. filmin zaman zaman tempo problemi yaşadığı ve tarantino'nun diyaloga abanıp hikayeyi siktir ettiği anlar yok değil; hem ne olursa olsun filmin son beş dakikasında çok eğlenmedim; hani hayali karakterlerin fantezisi rahatsız etmiyor da böyle ciddi konularda geyik yapmak eğlenceli de olsa bir yandan dürtebiliyor. o yüzden ben yine o eski, mainstreame pek girmemiş tarantino alayım, inglourious basterds için de sezonun en iyi filmlerinden biri diyorum ama biraz cem yılmaz'ın gora'sı gibi olmuş; hani nasıl gora komikti, güldüm de cem yılmaz skeçlerinin toplamı gibi olmuş diyorsak bu film için de zaman zaman aynısını diyebiliyoruz.

    --- spoiler ---
705 entry daha
hesabın var mı? giriş yap