21 entry daha
  • dün akşam bir teyzeyle tanıştım. gözlerinin içinin güldüğünü, henüz 40larının sonlarında gibi gözükürken 60'ı çoktan aşmış olduğu gerçeklerini geçiyorum. büyük bir heyecanla neler yaptığını anlatıyordu emekli olduktan sonra. işimi o kadar çok seviyordum ki hiç emekli olabileceğimi düşünmemiştim diye başladı. o sırada gözlerim yerlerinden fırlamış olmalı ki şaşkınlığımı atmam için biraz sustu bakıp gülümsedi. 35 senenin her gününü iyi ki bu işi yapıyorum, aa saat 8 mi oldu ne çabuk diyerek geçirdiğimi, ayrılmadan önce yıllardır kıyıda köşede biriktirdiğim anıları toplarken farkettim dedi. ben saygıdan gıptaya hatta açık bir imrenmeye doğru yol alırken, kadıncağız anlattıkça damıttığı anıların mutluluğunda müthiş bir huzurun içine dalmıştı bile. uzun uzun anlattıktan sonra bana sordu, peki sen ne yapıyorsun diye. sevdiğim işi/işleri yapmak için bekliyorum, dedim. bir sürü soru sordu, sonra bu kadar uğraştan sonra vazgeçmeyeceksin değil mi, dedi yavaştan mücadele yorgunluğu, beklemekten sıkılma belirtileri göstermiş olacağım ki. henüz değil, diyebildim. etrafımıza gelenlerle benzer tebessümlerle konuşmalara dalmadan birdenbire umutsuzluk anlarında hayatınıza giriveren aksaçlı bilgelerden biri gibi bir cümleyle bitirdi konuşmasını.

    - hayat sevmediğin işi yaparak geçirilemeyecek kadar kısa, özellikle de emekli olduktan sonra yıllardır ertelediklerini yetiştirmeye çalışanları farkettiğinde.
114 entry daha
hesabın var mı? giriş yap