4 entry daha
  • adeta dünyanın adaletsizliğinin, dengesizliğinin simgesidirler. en ağır koşullarda can korkusuyla çalışıp, en düşük maaşı alan maden işçileri, tersane işçileriyle aynı kaderi paylaşan emekçilerdir. bir yanda bu şartlarda çalışıp hergün ölüme gitme korkusuyla evden çıkan, ailesine bakan, çocuk okutan, borç ödeyen insanlar var; diğer yanda bu insanların emeğiyle elde edilenleri sömürenler. elindekinin daha fazlasını elde etmek için oturduğu yerde kıç büyütüp, hergün mezara girip ekmeğini kazanan bu insanların şartlarından kıstığıyla arabasının, evinin, karısının modelini yükseltenler.

    bir de selda bağcan'ın şarkısı vardır maden işçileriyle ilgili:

    umutsuz bir sonbahar günüydü
    çocukları uyurken çıktılar
    ereğli sokaklarına
    üzülmez’e gidiyorlardı
    kır düşmüştü kemikten şakaklarına
    diverekli kazmacı ali çakır ömrü kahır
    çehresi bakır, elleri nasır, yatağı hasır
    yanında tırnaklarını maden ocaklarında kazma etmiş hakkı kaya
    sevgili topraklarda yürüyorlar yaya
    onlara deniz kaya, yer kaya, gök kaya
    son sigaralarını bir lamba gibi yaktılar ağızlarına
    oturdular kuru yapraklı hazan ağacı altına
    etraf ıssızdı, toprak susuzdu
    en dertli olanı çaycuma’lı ali uslu’ydu

    “giderim bende bende
    bir arzum kaldı sende”
    türküsünü söylediler hep birlikte

    yürüdüler el ele
    gidiyorlardı cennet bahçelerine
    her yıl şehit düşen kömür işçilerine kavuşmak inancı içinde
    yürüdüler yürüdüler dilaver kömür ocağına geldiler
    hakkı dedi ali satılmış dedi hakkı önleri toz dumandı
    etrafı karanlıktı
    sarsıldı topraklar kömür o canavar
    bağırdı kardaşım vay anam yandım
    verdiler el ele gönüller gönüle
    sonra sarıldılar kömürün ateşine, kibrit oldular
    yok oldular, var oldular
    işçiden yana yeraltında bir dünya var
    bir dünya var bir dünya var bir dünya var
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap