maden işçileri
-
adeta dünyanın adaletsizliğinin, dengesizliğinin simgesidirler. en ağır koşullarda can korkusuyla çalışıp, en düşük maaşı alan maden işçileri, tersane işçileriyle aynı kaderi paylaşan emekçilerdir. bir yanda bu şartlarda çalışıp hergün ölüme gitme korkusuyla evden çıkan, ailesine bakan, çocuk okutan, borç ödeyen insanlar var; diğer yanda bu insanların emeğiyle elde edilenleri sömürenler. elindekinin daha fazlasını elde etmek için oturduğu yerde kıç büyütüp, hergün mezara girip ekmeğini kazanan bu insanların şartlarından kıstığıyla arabasının, evinin, karısının modelini yükseltenler.
bir de selda bağcan'ın şarkısı vardır maden işçileriyle ilgili:
umutsuz bir sonbahar günüydü
çocukları uyurken çıktılar
ereğli sokaklarına
üzülmez’e gidiyorlardı
kır düşmüştü kemikten şakaklarına
diverekli kazmacı ali çakır ömrü kahır
çehresi bakır, elleri nasır, yatağı hasır
yanında tırnaklarını maden ocaklarında kazma etmiş hakkı kaya
sevgili topraklarda yürüyorlar yaya
onlara deniz kaya, yer kaya, gök kaya
son sigaralarını bir lamba gibi yaktılar ağızlarına
oturdular kuru yapraklı hazan ağacı altına
etraf ıssızdı, toprak susuzdu
en dertli olanı çaycuma’lı ali uslu’ydu
“giderim bende bende
bir arzum kaldı sende”
türküsünü söylediler hep birlikte
yürüdüler el ele
gidiyorlardı cennet bahçelerine
her yıl şehit düşen kömür işçilerine kavuşmak inancı içinde
yürüdüler yürüdüler dilaver kömür ocağına geldiler
hakkı dedi ali satılmış dedi hakkı önleri toz dumandı
etrafı karanlıktı
sarsıldı topraklar kömür o canavar
bağırdı kardaşım vay anam yandım
verdiler el ele gönüller gönüle
sonra sarıldılar kömürün ateşine, kibrit oldular
yok oldular, var oldular
işçiden yana yeraltında bir dünya var
bir dünya var bir dünya var bir dünya var
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap