2 entry daha
  • iki kitabını okudum. kutsal meclis ve oyun. kitapları konu olarak birbirine benzemiyor fakat üslup aynı. nedir? kitabın sonuna kadar bitmeyen dönemeçler. hikaye bir yere bağlanıyor olduğu anda, türler arası geçiş yapıp eli yeniden dağıtıyor. bir yere kadar yapıyla oynanıp, türlerin içinde gezinilmesi hoştur ancak yazar neredeyse tüm ekmeğini buradan yediğinden bir noktadan sonra abartıya kaçıyor ve son ana kadar yükselttiği beklentiye, bunu karşılayacak tatminle cevap veremez hale geliyor. yıllarca elinizde harita bir definenin peşinden koşmuşsunuz, etrafta bu hazine hakkında bir sürü hikaye duymuşsunuz ama içinden çıka çıka bir tane altın çıkmış. elbette değerli, ama o noktada yetersiz kalıyor.

    keşfettiği yeni bir şey yok, kitapları en çok tutan türlerin ustaca yapılmış kolajı gibi. dolayısıyla gayet rasyonel başlayan bir seri katil hikayesi, x-files'a dönebiliyor ve de heyecanlı heyecanlı okunuyor ama tüm yetenek yapıya harcandığından geriye içerik namına akılda kalan birşey olmuyor.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap