1 entry daha
  • kendisini troçki'nin reenkarnasyonu sanan ve başından geçen tüm olayların lev troçki'nin de başından geçtiğini düşünen, kanada'nın quebec şehrinde yaşayan 17 yaşındaki bir liseli çocuğun hikayesi.

    filmin biraz konusundan bahsetmek gerekirse; troçki'nin tüm hikayesini, sözlerini, yaşam tarzını, aşklarını ezberleyen ve bunu her fırsatta gerek davranışlarıyla gerek konuşmasıyla tekrarlayan kanadalı leon önce babasının fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlayıp iki gün sonra grev yaparak troçki olma yolundaki en önemli adımını atar. polislerin yaka paça nezarete götürmesi onu üzeceği yere, daha da mutlu eder. çünkü hayatında troçki'ye benzediği her saniye onun için değişilmez bir mutluluk vermektedir. daha sonra özel okulunu bırakıp devlet okuluna yazılan ve ordaki bilinçsiz gençlerden birlik oluşturma sevdasına giren leon bu sırada aileiçi ilişkilerinde de sorun yaşar ve babası ile irtibatını keser. burjuva hayatından çıkıp sokaklarda uyuma pahasına ideallerini gerçekleştirme hevesine giren leon, toplumiçinde herkesin deli olarak gördüğü bir olmasına rağmen ideallerinden vazgeçmeme kararlılığını sonuna kadar sürdürür. bu sırada kendisinden 10 yaş büyük bir alexander bulup sevgili olmak, vladimir ilyiç isimli birini bulup ona lenin demek gibi hayallerini de gerçekleştirmekten geri durmaz. eğlenceli ve akıcı olaylar ile film leon'un troçki olma hayalini gerçekleştirebileceğini seyirciye anlatarak devam eder.

    yönetmeni tebrik etmek gerek, troçki hakkında yapılmış en güzel filmlerden birini kanada'nın küçük bir şehrindeki olayları anlatarak yapmayı başarmış. eğitim sistemi, burjuvazi, 2000 li yıllar gençliği üzerine derin göndermeleri var filmin. sistem eleştirisini de ihmal etmemiş ve her replik de bir kinaye var.

    leon'un tüm okulu ayaklandırmayı başarıp devrim yaptığını sandığı sırada, birden dünyasının kararmasına sebep olan konuşmalar da manidar ve filmin en can alıcı kısmı belki de. sistemi yıktık sanan bir lider ve yanında "yetenek yarışmasını dün o gülen adam mı kazandı", "haftasonu şu kızların yanına gidelim", " televizyondaki maçı kaçırmayalım, parçalayacaz" gibi aslında herşeyden bihaber gençlerle devrim yapmaya çalıştığının farkınan varır leon.

    kanadalı aktör jay baruchel, 28 yaşında olmasına rağmen 17 yaşında bir genci hem görünümüyle hem hareketleriyle hiç falso vermeden oynuyor. emily hampshire'da liseli aşığı olgun bayan imajıyla filmi daha da güzelleştirmiş.

    filmin dediği gibi "herkes aynı kararlılık ve bilinçte olmazsa hedefe ulaşamazsınız". sistemi değiştirmek için insanoğlu o kadar kararlı değil ama bu film için en yan karakter bile rolünün hakkını vermiş. enfes bir film çıkmış ortaya.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap