• sol'un sorduğu ve ciddi bir biçimde cevaplanması gereken sorudur.

    "akp, gazze’ye giden konvoyun başına gelecekleri tahmin ediyordu. kendilerini korumaya aldılar, gemilerde hiçbir önlem almadılar. konvoydaki yolcuları, bir deneyin parçaları olarak israil ordusunun önüne sürdüler.
    (...)
    kampanyanın organizasyonunda akp’nin hiç rolü yok mu?
    (...)
    daha sonra “mercümek davası” olarak da kamuoyunda tanınacak olan kayıp trilyon davasında, halktan toplanan paraları örgüte “iç etmek” için ilk defa bu çapta kullanıldığında, kullanılan örgüt ihh idi. dolayısıyla o dönem milli görüş kadroları olan akp’liler için ihh, zaten hareketin bizzat kurduğu, organik bağları olan bir yapılanmaydı.

    akp çizgisinin milli görüş’ten ayrılmasının ardından ihh içinde akp’ciler ağır basmaya başlamıştı. ihh, halen akp ya da milli görüş’ten birisine doğrudan doğruya ait değil, örgüt içinde iki çizginin de belirli bir etkisi var. ancak ihh’daki akp’cilerin gücü, milli görüş çizgisini (bizzat necmettin erbakan’ın talimatıyla) kendi tekelinde başka bir “yardım derneği”, cansuyu yardımlaşma ve dayanışma derneği’ni kurmaya yönlendirmişti.
    (...)
    akp milletvekilleri de gidecekti
    zaten akp, başta bu işi partiyle daha doğrudan bağlantılı bir iş olarak kurgulamıştı. yeni şafak gazetesi yazarı hakan albayrak, 17 nisan’daki köşesinde “bir grup ak parti milletvekili, 15 mayıs'ta demir alması planlanan yardım gemilerinde çoktan yer ayırttı...” diyordu.

    yani akp, israil’in devlet politikasına kafa tutan bu girişimde, bizzat milletvekilleriyle yer almayı planlıyordu. ancak sonradan kampanyayla akp’nin doğrudan bağına dair her türlü açıklama, neredeyse bıçak gibi kesildi. konuya dair akp’li yetkililerden gelen ender açıklamalardan birini, dışişleri bakanı ahmet davutoğlu 26 mayıs çarşamba günü yaptı. davutoğlu, gemilerin gazze’ye ulaşması konusunda israil’e “ültimatom” verildiği iddialarını reddederken, “konuya ilişkin bazı girişimlerde bulunduklarını” ekliyordu.
    (...)
    israil “saldıracağım” dedi, akp deneye devam etti
    28 mayıs cuma günü israil’in gemilere karşı şiddet kullanacağı kesin olarak belli oldu. türkiye’deki ajansların geçtikleri haberlerde, saldırıya hazırlanmak üzere askeri tatbikata başlayan ve “gerekirse vururuz” diyen israil’in operasyonda kullanacağı timler ve başlarında bulunacak komutanlara kadar saldırı hazırlığının tüm ayrıntıları yer aldı.

    buna rağmen, saldırının yaşandığı pazartesi günü görüldü ki, gemilerde –tüm işaretlerin yapacağı yönünde olduğu, akp’nin de vekillerini göndermeyerek ihtiyatlı davranacak kadar istihbarat sahibi olduğu- askeri saldırıya karşı hiçbir önlem alınmamıştı. bu tip operasyonlarda çok tecrübeli olan israil ordusunun, güvertede ellerinde sopalarla bekleyen kalabalığın bulunduğu gemilere askerlerini helikopterlerden -şüphe çekecek biçimde- tek tek, adeta “yem gibi” indirdiği görülüyor. israil'in bu yöntemle gemidekileri provoke ederek operasyona meşruiyet kazandırmayı amaçladığı anlaşılıyor. o sırada yolcular arasında ise tam bir kargaşa hakim. çünkü değil başka önlem, gemilerin daimi iletişiminin sağlanması için bile özel bir önlem alınmamıştı.

    netice, çok sayıda kişinin ölümü, çok daha fazlasının yaralanmasıyla sonuçlanan bir katliam oldu."
    ___

    “hükümet israillerle görüştü mü?
    israil’i böyle bir müdahaleden vaz geçirmeye çalıştı mı?
    herşeye rağmen müdahale edecekleri izlenimi aldıysanız bu defa yardım konvoyunu uyarmanız, durdurmanız gerekirdi. bunları yaptınız mı?
    yardım konvoyunu destekliyorsanız gerekirse savaş gemilerinizle koruyacaktınız...
    koruyamayacaksanız israil’in muhtemel saldırılarına karşı uyaracaktınız
    bütün bunları yapmayıp gemiler dolusu insanı katilleşmiş bir devletin üzerine canlı kalkan gibi göndermenin ne mantığı, ne mazereti olabilir...
    ___
    "israil’in ankara büyükelçisi gaby levy üç gün önce cüneyt özdemir’in programında gemilere mutlaka müdahale edileceğini ve malzemenin gazze’ye sokulmayacağını çok açık bir dille ifade etti.

    üç gün önce dışişleri’ne çağrılarak herhangi bir müdahaleye karşı olduğumuz büyükelçi ile neden konuşulmadı? türkiye’nin tutumu ve durumu büyükelçi aracılığıyla neden tel-aviv’e bildirilmedi?

    yoksa hükümet olası bir müdahalenin israil’in masum insan kanı dökmeye kararlılığının bir kanıtı olacağını hesaplayarak mı sessiz kalmayı öngördü?

    dışişleri bakanlığı israil’in (yabancı bandıralı gemilere değil de) mavi marmara’ya saldırmasını sert biçimde eleştiriyor.

    açıklamada “bu müessif olay ilişkilerimizde telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilecektir” diyor.

    neden türk gemisine saldırdı? gemi türk ve filistin bayrakları ile donandı. her ulustan insanlar var gemide. üstelik gazze seferi ile ilgili tv ve gazetelere servis mavi marmara’dan yapıldı.

    hedef bu nedenle türk gemisi.

    insan hak ve hürriyetleri (ihh) insani yardım vakfı başkanı bülent yıldırım, kuzey kıbrıs açıklarında tv’lere konuşurken “asla teslim olmayacaklarını” ve “yanlarında olan türkiye ile yardım malzemesini gazze’ye ulaştıracaklarını” söyledi. bu ve benzeri demeçlerin olası olayı yatıştıracağı yerde tahrik anlamına gelmediği söylenebilir mi?

    üstelik bülent yıldırım adındaki ihh yetkilisinin, türk hükümetini bağlayıcı nitelikte sözlerini kimden yetki alarak dünya kamuoyuna açıkladığının hesabı da verilmeli!"
    ___
    can ataklı'nın cevapladığı soru:

    "iktidar, bir sivil girişim hareketinin arkasına sığınarak israil’e karşı bir gövde gösterisine hazırlanmıştır. içine 600 kişi konan bir yolcu gemisi israil açıklarına gönderilmiştir. israil’in bu yardım gemisine karşı çıktığı bilinmektedir. ama şu sanılmıştır: israil gemileri durduracak. sahile yanaştırmayacak. aradan günler geçecek. gemidekilerin su ve erzak stokları tükenmeye başlayacak. gemiden yapılacak canlı televizyon yayınları ile bu durum dünya kamuoyuna gösterilecek. bir süre sonra dünya kamuoyu tepki göstermeye başlayacak. israil baskılara direnemeyecek ve gemiler limanlara yanaşacak. yardımlar dağıtılacak. tayyip erdoğan da israil’i dize getiren başbakan olarak orta doğu arap halkının kahramanı olacak. bu durumdan çok hoşnut olan türk halkı da “kahraman başbakanının” arkasına geçecek.

    plan geri tepti. israil daha ilk gün alçak bir saldırı yaparak hem insanlarımızı öldürdü hem de 400’den fazla kişiyi tutukladı.

    işte iktidar bunu hiç beklemiyordu. beklemediği gibi aslında dünya kamuoyu önünde de zor duruma düştü. evet, medyaya bakarsanız “dünya ayakta” diyorlar. hiç de öyle değil. dünyanın tepkisi bir trafik kazasında ölenlere duyulan üzüntüden öte gitmedi."
    ___
    merdan yanardağ'ın da cevapladığı soru:

    "akp'nin 'pis' hesabı ve fiyaskosu

    bu ülkenin bütün meydanları günlerdir tekbir getiren kalabalıklar tarafından işgal edilmiş durumda. akp hükümeti toplumdaki islamizasyon sürecini bu vesileyle hızlandırmaya ve derinleştirmeye çalışıyor. kocaman bir ülke, adeta, kuruluşunda mossad ve cia'nın desteği ve katkıları bulunan (tıpkı el kaide gibi) şeriatçı hamas'ın peşine takılmış durumda.

    oysa akp hükümeti bakımından ortada tam bir dış politika fiyaskosu vardır. hükümet, kendi vatandaşlarını koruyamamış, türkiye'nin onuru telafi edilmesi çok güç şekilde kırılmıştır.

    öyle anlaşılmaktadır ki, akp hükümeti yardım filosu yola çıkmadan önce gerekli diplomatik girişimlerde bulunmamış, gelen istihbaratı değerlendirmemiş ve caydırıcı hiçbir önlem almamıştır. yardım filosunu adeta kendi kaderine terk etmiştir.

    ancak, yine öyle anlaşılmaktadır ki, akp hükümeti israil'in yardım filosuna müdahale edeceğini de öğrenmiş, bu nedenle milletvekillerinin kafileye katılmasını engellemiştir. dahası mavi marmara isimli geminin de türk bandırasından çıkarılarak küçük bir doğu afrika ada devleti komor bandırası taşımasını sağlamıştır. (komor, müslümanların yaşadığı ve şeriatla yönetilen iran yanlısı küçük bir ada devletidir.) yani ortada bir türk gemisi de yoktur. dolayısıyla hukuken türkiye'ye yönelik bir saldırı da söz konusu değildir.

    durum böyle olunca, eylemin masum bir yardım ve dayanışma girişimi olmanın çok ötesinde bir misyonu olduğu açıktır. sinsi ve pis bir hesap sezilmektedir.

    bütün bunları bir arada düşününce, akp hükümetinin politik bir hesapla yardım konvoyundakileri "yem" olarak kullandığı, onların hayatlarını tehlikeye attığı ve israil hükümeti günler öncesinden müdahale edeceğini açıkladığı halde, bu sonucu önlemeye yönelik hiçbir girişimde bulunmadığı yolundaki iddialar güç kazanmaktadır.

    özetle, ortada bir hesap olduğu ve yahudi şeriatına (siyonizme) dayalı israil'in de bu hesabı ölçüsüz şiddet kullanarak bozmaya çalıştığı anlaşılmaktadır.

    bu hesap şudur; akp hükümeti, artık abd'nin bölge siyasetleri önünde giderek büyüyen bir engel haline gelmeye başlayan israil'i tecrit ederek, ondan başalacak alanı tek başına doldurmaya ve bu yolla lig atlamaya çalışmaktadır. bu hesabın çarşıya uymayacağı çok açıktır. "
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap