194 entry daha
  • şimdi yazıcam birşeyler ama yetmeyecek biliyorum. öyle bir konserdi.

    sabah 10'da uyanıp aheste aheste beyoğlu'na gidip 11buçukta inception izledim. böyle başlayan bir gün arkadaşımı tavlada dağıtmamla devam etti. günün asıl olayı olan konser de uğruna heyecanlandığım kadar vardı valla. mükemmeldi.

    gidişte çok sorun yaşamadık valla. taksim'deki otobüs kuyruğunu gördükten sonra gayet mantıklı bir şekilde yenibosna'ya gittik oradan da otobüsle yarım saat kadar sonra stada vardık.

    stada vardıktan sonra milyon tane insanın ı yerine h kapısının önünde beklemesi sonra gidenlerin görevlilerin uyarısıyla diğer kapıya yönlendirilmesi yaşadığım ilk komiklikti. geri giden kimse de söylemiyordu gerçeği. biz çığırdık bağırdık da millet "aa olur mu öyle yaa" diyip geri döndüler. çileli içeri girme sürecinden sonra içeride bekleyen badimizi bulduk ve yerimize konuşlandık. dış sahnenin yaklaşık 3 metre arkasındaydık ve görüşümüz oldukça kaliteliydi.

    bir ara yağmur başladı herkes yağmurluklarına sarıldı. önümüzde bir grup pakistan bayrağı açtı ve onun altına sığındılar. sonra askılı tişörtle gelmiş bir kızcağız ("ölüceksin sen, nesin, napıyosun burda" diye sayıkladım onu gördükçe) öndeki pakistanlı u2severlere yanaştı o da nasiplendi. sanırım yağmurdan dolayı snow patrol biraz geç çıktı.

    snow patrol'ın solistleri şirin adammış. ama perküsyoncuları çok vasıfsızdı. zaten dandik gitar tonlarından adam gibi bir şey duyulmuyordu ne yalan söyleyeyim. bütün crew'un sahneye çıkıp götlerini yaymaları hoşuma gitti. o kısa adamın da sesi çok sağlammış ayrıca.

    onlardan sonra bir de u2'yu beklemek ve o saçma saate bakmak yedi bitirdi beni. anlamsız bir şekilde 15 saniyede bir dakika ilerleyen ilginç bir saatti. zaten saat durunca da hiçbir şey olmadı. üstüne 10 dakika filan daha bekledik en az. neyse ki en sonunda u2 sahneye çıktı.

    dört arkadaş eşekler gibi eğlenerek izledik konseri. bir ara yanımızda elinde 4-5 tane birayla bir adam belirdi. "arkadaşlarıma gidicem de nerdeler hatırlamıyorum" dedi. kibar adammış bir tane ikram etti bana. beleş bira içtim. egemen bağış lafını duyunca yuhalama ıslık filan oldu. ben yaptım mı hatırlamıyorum. ama ayıp olmuş gerçekten şimdi bakınca onu anladım. karambol bir durum oldu ama bono sadece muhtemelen izleyeceğini bildiği egemen bağış'a teşekkür etmek istedi yani. sonraki lafları güzeldi ama, boş adam değil.

    "şimdi sahneye tanıtılmaya ihtiyacı olmayan bir insanı çağırıyorum" dediğinde çok sürpriz bir isim bekledim. ama ne yalan söyleyeyim zülfü livaneli onlardan biri değildi. bütün stadın tek bir ağızdan şarkıyı söylemesi ve bono'nun eli göğsünde bunu izlemesi güzeldi. adamların bu konseri unutmamasını sağlayacak özgün bir ayrıntıdır bence o.

    sahnenin yapısından daha fazla bahsetmek gereksiz. inanılmazdı lan işte. köprülerin dönmesi güzeldi ama keşke hep ön tarafta olsalardı diyorum ben o kadar dolandı adamlar ne gerek var yani * encore (ne zaman encore olduysa bu biss değil miydi adı bunun?) zamanı yukarıdan inen mikrofon çok güzeldi. bono'nun o mikrofonla türlü şaklabanlıklar yapması da güzeldi. o yanar döner ceketi de astı bıraktı yukarı. güldük ne güzel.

    encore'da light my way'i çalmaları çok hoşuma gitti. sanırım atina'daki setlist'te hold me thrill me kiss me vardı. beybi beybi layt maaay vey diye bağırdım bol bol.

    one'ı söylerken bono'nun girişleri değiştirmesine sinir oldum. one söylicez di mi hep beraber. yerinde gir anasını satiyim. illa konser diye farklılık yapıcan. hani one'dık tek vücuttuk lan.

    onun dışında bono'nun performansına diyecek lafım yok. sesi inanılmaz zaten. bir yerde çok ufak gitti sesi ama çok farkedildiğini sanmıyorum. o da hafif yüzünü buruşturup gülümsedi ve istifini bozmadan devam etti zaten. senelerin deneyimiyle oldukça rahat ama şımarmadan, eğlenerek ve kibarlıkla sürdürdü konseri. kızın arkasından adı neydi sormayı unuttum deyişi gözden kaçmadı. diyaloğu da yerli yerindeydi bence. çok konuşmadı, konuşunca da güzel konuştu adam. o kadar laf ediliyor ama o laf edenlerden milyon kat fazla şey yapmış ve kim bilir kimleri etkilemiş bir insan bono. ve adam kültürlü lan. adam yetiştirmiş kendini tamam mı. ne laf ediyosunuz. susun işte. para kazanıyomuş bilmemne. ben de istiyorum para kazanmak, sen de istiyosun. herkes istiyo.

    adam clayton duruşuyla gayet rahattı. the edge yer yer mülayim yer yer de hınzır bir tavır sergiledi. önümüze gelip solo attığı vakitler ne güzeldi. köprülerin dip dibe geldiği anda bono the edge'e hareket çekti gibime geldi anlamadım bir an. davulcuyla muhabbetim yok valla. bir ara elinde o vurmalıyla geldi takıldı gitti. hevesini aldı adam.

    sahneye çıkarılan kızı anlayamadım. yukarıda bahsi geçti ama... güzel olduğunu düşünmüyorum öncelikle. neye göre aldınız kardeşim o kızı. çizmeyle mi ne gelmiş zaten konsere o nedir öyle ya. gerçi terden sırılsıklam mavi tişörtüm ve stormtrooper superstarlarımla ben mi çıkacaktım da. vardı bir sürü güzel kız alaydınız birini. kızım okuyorsan özür dilerim. ama en azından konserdeki 304985439 kız seni kıskanıyor şu anda. mutlu ol.

    light my way'den önceki uzaylı gebertti beni. nereden gelmiş akıllarına anlamadım...

    hiç tuvalete gitme ihtiyacı duymadım çok da mutluyum. o portatif tuvaletler beni tiksindiriyor. yerim de mükemmeldi zaten hayatta gitmezdim.

    seyirci biraz tırttı. zıpladık ettik de herkes gaz değildi. önde ortada olan uzun abi komikti. yer yer insanları gaza getirdi zaten. danquel'in konser sırasında belirttiği gibi boeing indirirmişcesine arkadaşlarını yönlendirmesi komikti. "ben de geleyim mi" diye kaş göz yaptım adama ama beğenmedi sanırım beni yüzünü buruşturdu. bir de allah'tan dünya basketbol şampiyonası var. yoksa o kadar dolu olmazdı. o değil de adamlar sularını biralarını filan kendi ülkelerinden mi getirmişler anlamadım ben. birkaç kişi gördüm öyle.

    neyse konser bitti sonunda. hadi bakalım geri döneceğiz. ama o kadar kolay olmadı. allah'ın dağında 12:15 gibi staddan çıktık. ölümcül otobüs kuyruğunun sonuna geldiğimizde saat 1:40 filandı. en sonunda ayakta gidelim dedik de öyle bindik daha beklemeden. şu sahneyi yapan beyinlerin yüzde 5ine sahip olmayan organizatörler neden üç dört ayrı kuyruk yapmadı? zannımca daha hızlı giderdi herkes. dünyanın sigarasını içtim o sırada. kanser etti beni. onun dışında organizasyona laf edemem. çünkü herhangi bir etkilerini görmedim genel olarak.

    toparlamak gerekirse: o kadar reklam yapıldı çok da iyi oldu güzel oldu tamam mı. kaldı ki küçük bir etkinlik değildi bu. adamlar türkiye'de şu ana kadar yapılmış en kaliteli ve emek gerektiren sahne show'unu sergilemiş olabilirler. fiyatlarıyla vs vs oldukça makul bir konserdi. olimpiyat stadı kötü bir alternatif. ama yer söyleyin kardeşim başka nerede yapılabilirdi bu etkinlik? gelenler geldi eğlendi. sesimin bu kadar kısıldığını görmedim ben. bono zaten imkansız söylüyor. bir vertigo, get on your boots, sunday bloody sunday söylemek zor iş. çatlayıp durdum zaten anasını satayım bağırırken. ama deşarj oldum lan ne güzeldi.

    çok iyiydi be.

    edit: ha bi de snow patrol (kalp) istanbul nedir be? u2 & crew (kalp) istanbul filan.. manyak mısınız nesiniz ya...
104 entry daha
hesabın var mı? giriş yap