1 entry daha
  • “almanların yabancılara bakış açısı beni öteden beri tedirgin etmekteydi. öncelikle de kendi ülkelerindeki yoksulluk ve işsizlikten yararlanılıp buraya getirilen yabancı işçilere karşı takınılan düşmanca tavır, en çok eğilmek istediğim konulardan biriydi.” diyor wallraff kitabın başlangıcında, daha sonra da nasıl saçlarını siyaha boyatarak, kahverengi kontak lens takarak ve almancasını bozarak “günter”den “ali”ye döndüğünü anlatıyor ve bunun nedenini de çok sevdiğim bir cümlesiyle belirtiyor: “toplumun maskesini indirmek için maske takmak zorunlu oluyor.”

    ...

    "kitap, wallraff`ın canlandırdığı “ali” karakterinin 2 yıl boyunca çalıştığı işleri ve gözlemlerini konu alıyor. yazımın başında belirttiğim gibi, kitabın bize söylediği şeyler, genel olarak pek bilmediğimiz şeyler olmasa da, ali`nin patronları ve türk iş arkadaşları ile diyaloglarını teyp kayıtlarından yola çıkarak kitaba aktarması, “thyssen” isimli şirkette çalıştıktan sonra kaptığı ağır bronşit, alman “patronu” adler ile yaptığı konuşmalarda kendisine ve bütün türklere karşı söylenen binlerce edepsiz ve hakaret dolu söz, çalıştığı fabrikanın tuvaletindeki ırkçı duvar yazıları, türkleri cüzi bir ücret karşılığı “deney faresi” olarak kullanan ilaç şirketlerinden birinde kobay olarak çalışması ve almanya`daki türk işçilerine yapılan zulme dair daha onlarca örnek, ki bunların hepsi birinci şahsın gözünden,olayların tam içinde bulunan birinin gözünden anlatılıyor, insanı ister istemez şaşkınlığa ve öfkeye boğuyor. bütün bu yaşadıkları deneyimlerin özel olarak tuttuğu bir fotoğrafçı tarafından fotoğraflanması da, bu hırslı toplumbilimcinin bize sunduğu kanıtlar niteliğini taşıyor."
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap