2 entry daha
  • blanchot, itiraf edilemeyen cemaat kitabında, acéphale ile ilgili şunları söylemiş:

    " acéphale kendi cemaatine bağlı kaldı. acéphale'e katılanlar, bu cemaatte yer aldıklarından emin değildirler. cemaat hakkında konuşmadılar veya sözlerinin mirasçıları hala sıkı sıkıya bağlı kalınan bir ihtiyatla davranırlar. yazmış olanları çok uzun süre sonra bile hala allak bullak eden bir cimle hariç, bu isim altında yayımlanan metinlerden cemaatin kapsamı ortaya çıkmaz. cemaatin her bir üyesi sadece tüm cemaat olmakla kalmaz, aynı zamanda, bütünlüklü olarak var olma amacı gütmelerine rağmen zorunlu sonuçları zaten daha baştan içine düşmüş oldukları hiçlik olan varlıklar toplamının şiddetli, uyumsuz, parçalanmış, güçsüz cisimleşmesidir. her üye, ilişki haline gelinceye kadar kopmak için doğrulanmak ihtiyacı duyan ayrılığın mutlaklığı yoluyla grup oluşturur; bu ilişki, her türlü ilişkiyi dışlayan öteki mutlaklarla mutlak ilişki ise paradoksal, hatta çılgıncadır. nihayet –bu ayrılığı anlamlandıran- “sırrı” ancak ölerek ölümü verebilecek olandan ölümü kabul etmeye hazır, rıza gösteren bir kurbanın kurban edilmesinin gerçekleşeceği ormanda doğrudan aramamak gerekir. akla hemen ecinniler ve dramatik olaylar örgüsü gelir, bu olaylar boyunca, fesat grubu, aralarındaki bağları güçlendirmek için, bir kişi tarafından işlenen cinayetin sorumluluğu herkes için ortak olan ve herkesin bir olarak kaynaşacağı devrimci bir amacın ardından koşarak egolarını koruyan herkesi birbirine bağlamaya yönelmişti. herhangi bir baskıcı düzeni yıkmak için değil, yıkımı başka bir baskı düzenine yöneltmek için uygulanmış bir kurban etme parodisi.

    acéphale cemaati, her üyesi sadece grubun değil tüm insanlığın sorumluluğunu taşıdığı ölçüde, sadece iki üyesiyle tamamlanamıyordu, çünkü cemaatte herkesin eşit ve tam bir payı vardı ve herkes kendini massada’da olduğu gibi, cemaatin cisimleşmekten geri kalmadığı hiçliğe yuvarlanmak zorunda hissediyordu. saçma mıydı bu? evet, ama sadece saçma olmakla kalmıyordu, çünkü bu grubun yasasına da kesintiye uğratmak demekti, grubu, kendini aşan şeye- bu aşkınlığın grubun aşkınlığından, yani grubun tekilliğinin mahremiyeti olan dışarıdan başka bir şey olmaması koşuluyla –maruz bırakarak kurmuş olan yasayı kesintiye uğratmak demekti. başka deyişle, cemaat, kendini örgütleyerek ve kurban etmeye dayalı bir ölümü icra etme projesini benimseyerek, eser yaratmaktan- bu bir ölüm eseri, hatta ölüm simülasyonu olsa da- vazgeçişinden vazgeçmiş oluyordu. ölümün en çıplak imkanı içindeki (“cellat” bıçakla kurbanının boğazını keserken, aynı anda, kurban da “cellat”ın kafasını uçurur”) imkansızlığı, en edilgen edilgenliğin yüceltilmesinin kendini göstereceği yasak eylemi mahşere kadar erteliyordu."
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap