72 entry daha
  • virginia woolf' un kaleminden; 18. yüzyıl' da istanbul :

    "...öylece durup, büyülenmişçesine aşağıda uzanan kente dalıp giderdi. bu saatte sis öyle yoğun olurdu ki, ayasofya'nın ve öbür kiliselerin kubbeleri yüzüyormuş gibi görünürlerdi; derken ağır ağır sis kalkardı üzerlerinden; bu kabarcıkların sıkıca sabit oldukları görülürdü ve şuracıkta nehir vardı; şurada galata köprüsü; şurada sadaka dilenen gözsüz ve burunsuz yeşil türbanlı dervişler; şurada çöpleri didikleyen sokak köpekleri; şurada çarşaflı kadınlar; şurada sayısız eşek; şurada uzun sırıklar ellerinde, atlılar. çok geçmeden tüm kent kamçı şaklamaları, çan tınlamaları, ezan sesleri, katırların kırbaçlanmasıyla, pirinç kaplama tekerleklerin takırtısıyla uyanır, bir yandan da mayalanan ekmek, tütsü ve baharatın çıkardığı ekşi kokular yaygaracı, rengarenk ve barbar nüfusun soluğunun ta kendisiymişçesine pera tepelerine kadar yükselirdi. "

    (orlando/iletişim yayınları/sayfa 90)
95 entry daha
hesabın var mı? giriş yap