64 entry daha
  • filmden çıktıktan sonra bünyede yarattığı mistifikasyonu çözmek için tam tamına 20 saattir uğraşıyorum ve sanırım başardım.

    yorum yapmadan üşenmeyip hakkında yazılmış 88 entry'yi birer birer okudum ki tahmin ettiğim gibi filmin mistifikasyon etkisi çoğu kişiyi kanatları altına almış. bu mistifikasyonun en büyük özelliği, gösterileni izleyicinin beynine yerleştirmek için "samimiyet hissi" pompalayıp beğeniyi salt bir "ancak yaşamışlar anlayabilir" kıvamına getirmek. mesela: "kanimca, bu filmi begenip begenmemeniz -yada aslinda filmi anlayip anlamamaniz- tamamen nasil bir insan oldugunuz, nasil bir hayat(ozellikle de cocukluk donemi) gecirdiginizle ilgili. ve buyuk ihtimalle, ya filmi kalbinizin en orta yerinde hissedeceksiniz; yada hicbir sey anlamadan bakacaksiniz birbir degisen resimlere. oyle beyaz ve siyah." (#24074622) hemen belirteyim sinemadaki estetik kaygıların içerikten önce gelebileceğine inanan ve bu bahsedilen aşırı hissiyatlı çocukluğu yaşamış biriyim; ve tam da bu yüzden bu filmin mistifikasyondan ibaret olduğunu belirtiyorum zira estetik, söylem üzerine geliştirilen bir şekildir oysa the tree of life'ta estetik değil, plastik olgular var. kullanılan görüntüler - ki başka bir suser da bunun film atmosferine girmek için kullanıldığını güzelce açıklamış - bir şey anlatmıyor; anlamlandırmak için değil, büyülemek için kullanılıyor bu görüntüler. buradan anlam çıkarmak, insanoğlunun kendini önemli ve herşeye kadir hissetme içgüdüsünden kaynaklanan doğal bir yaklaşım. doğal dedik: bu filmi asıl iğrençliğe doğru götüren en önemli faktör, söylevsel estetikten bomboş plastiğe geçişin bilinçaltı nedeni olan "herşeyi doğal gösterme" arzusudur. olayları doğal göstererek filmin daha anlaşılır bölümündeki gelişmeleri ve dünya düzenini meşrulaştırmaktır asıl hedef. kilise sahnesinde incil'deki geçitlerden job'un hikayesi anlatılıyor mesela; burada job'un iyi bir kul olmasına rağmen tanrının gazabına uğrayışının anlatılması, brad pitt'in canlandırdığı baba'nın çocuklarına kendi iyilikleri için sert davranmasına çanak tutup bir nevi dünya düzeninin meşrulaştırılmasına gerekçe olarak sunuluyor. çocukların, babanın bu davranışını ve dolayısıyla off record olarak tanrıyı eleştirmesi de bu meşrulaştırma gerçeğini değiştirmiyor zira o estetikten yoksun plastik sahneler sayesinde dünyanın yaratılışı o denli karşı konulmaz bir süreç olarak aktarılıyor ki, eleştiri sadece soyut bir element olarak kalıp tanrının kudretine yenilmişlik hissiyatı yaratılıyor.

    the tree of life'in senaryo ve semiyoloji açısından baltayı taşa vurduğu nokta, diyalog veya mantık eksikliği de değil, mesaj ile mesajsızlık arasında gidip gelişi: alt metinden tamamen soyutlanmış ve kendi anlamını yaratan sahneler bütünü yapmak saygı duyulabilecek bir tercih olurdu. ama alt metnin gizlenip metinsizlik kisvesi altında beyne yerleştirilmesi ve burada niyetin de gizlenmiş olması, samimiyetsizliğin dip noktası.
371 entry daha
hesabın var mı? giriş yap