3 entry daha
  • bugunku attila ilhan'in kosesinden: (bkz: soylesi)

    '...batı proletaryası'ndan hayır yoktur!'

    i ster misiniz, 'soğuk savaş' ın o 'soğuk yıllarında', ne yapacağını şaşırmış görünen sağımıza ve solumuza, sultan galiyef 'ten hangi sözleri aktardığıma, şöyle bir bakalım:

    ''...avrupa toplumunda bir sınıfın, yâni burjuvazi'nin yerine konacak bir proletarya yönetimi, mazlum milletler'in durumunda hiçbir değişiklik yapmayacaktır. böyle bir değişiklik olduğu takdirde, bu, mazlum milletler halkı için, iktidara yeni bir 'efendi'nin geçmesinden başka bir anlam ifade etmeyecektir...''

    ''...batı proletaryası'ndan hayır yoktur, devrim mutlaka mazlum ülkeler'den, yani sömürge ya da yarı/sömürge durumuna indirgenmiş doğu ülkelerinden gelecektir. bunun için de, asıl bu ülkelere el uzatılması gereklidir...''

    sanırım, o söyleşilerin birine eklediğim yorumlar, otuz yıl sonra bazılarınıza, 'kehânet gibi' görünecektir; demişim ki meselâ:

    ''...galiyef'e göre, sömürülen mazlum ülkeler'de, sömüren zalim ülkeler; zaten ekonominin belini kırıp, onun olağan gelişmesini önlemekte: oluşan burjuvazi'yi kendi çıkarlarına bağlı, yabancı, hıristiyan ve 'komprador' bir niteliğe ulaştırmaktadırlar. bu da o ülkelerde, batılı anlamda burjuva sınıfının ve proletarya'nın gelişemediğinin kanıtıdır. ikinci neden de şu: burjuvazi 'yabancılaşmış', proletarya ise 'gelişmemiş' olunca, o ülkelerin 'mazlumluğu' milletin bütününe yayılmakta; şu halde kurtuluş savaşı'yla, ulusal demokratik devrimi 'sürekli' bir 'güçbirliği' halinde geliştirmeleri şart olmaktadır...'' (yeni ortam / 20 haziran 1975)

    'sultan galiyef ve milli komünizm'...

    g ünümüzün gündemi, bundan farklı mı? sovyet 'parantezi' nin kapanmasından sonra, 'üçüncü dünya' gerçeği, büsbütün öne çıktı; çünkü emperyalizm, 'mazlumlar 'ın neyi varsa, bütününe el koymayı, daha kolay sanıyor. gerçek şu ki, ne sultan galiyef 'in, türk asıllı bir sovyet devrimcisi olması, solcularımızı; ne de onun, stalin totaliterliği tarafından harcanması, sağcılarımızı, o kadar etkilemişti; merak ve araştırma, sovyetler'in dağılışından sonra, ruslarca yapıldığı sanılan -ya da böyle bir zan yaratılan- birtakım kötülüklerin sürüp gitmesi üzerine, 12 eylül'den sonra başladı. ilk çatışma, erol kaymak 'tan gelmişti sanıyorum; divan pastahanesi'nde, bir sabah oturup, uzun uzun konuyu irdeleyişimizi, bugün gibi hatırlarım; eseri çok daha sonra yayımlanabildi: ''sultan galiyef ve sömürgeler enternasyonali'', irfan yayıncılık, ocak 1993.

    dr. halit kakınç 'ın 'sultan galiyef ve milli komünizm' i, onların -ve epeyce çeviri kitabın- arkasından geliyor; ama, kendine mahsus, hayli önemli bir ayrıcalıkla: bir önceki söyleşi'de okuduğunuz o müthiş sözler, o kitaptan alınmıştı: galiyef 'in sözleri!..
53 entry daha
hesabın var mı? giriş yap