10 entry daha
  • genelde filme odaklı entry'lerin yer alması garip. cloud atlas öncelikle bir roman. daha doğrusu, david mitchell'ın roman diye tanımlanması eksik kalacak kitabı, olsa olsa italo calvino'nun bir kış gecesi eğer bir yolcu'suna benzetilebilir yarım yarım öyküleriyle. öykünün en can alıcı noktasında okurun suratına okkalı bir tokat atarmışçasına öyküyü yarım bırakıp bir sonraki öyküye geçiyor mitchell. kitabın ikinci yarısında ise, (neyse ki) yarım kalan yerden devam ediyor öyküler. david mitchell kitabını öyle kurgulamış ki, en baştaki adam ewing'in öyküsünün devamı, kitabın en sonuna tekabül ediyor. aynı şekilde, onun ardından gelen besteci robert frobisher'ın akıbeti de, kitabın sondan ikinci sırasında yerini buluyor.

    farklı zamanlarda geçen, david mitchell'ın her birinde farklı bir üslup kullandığı ve farklı türler arasında gezinen öykülerde, sömürgeciliğin zaman içinde geçirdiği evrim, gittikçe yok olmaya yüz tutan doğa, kıyamet sonrası gelecek, kopuk insan ilişkileri ve yeni dünya düzeni gibi temalar var. her öyküyü aynı şevkle okuyup sevemiyorsunuz ve aralarından bazı karakterler mutlaka öne çıkıyor okur için. benim favorilerim (aslında çoğunu sevdiğimi fark ediyorum bu noktada gerçi); 1930'lardaki besteci robert frobisher'ın biraz alaycı, biraz hüzünle ilerleyen öyküsü, 1970'lerin dönem ruhunu da çok iyi yansıtan, bir nükleer santralın arkasındaki gerçekleri araştıran luisa rey'in eski macera-dedektif romanlarının havasında geçen öyküsü, günümüz ingiltere'sinde geçen, kitap yayıncısı timothy cavendish'in yağmurdan kaçarken doluya tutulduğu da söylenebilecek eğlenceli, kafkaesk öyküsü ve kore'li android kız sonmi-451'in, resmen apayrı bir novella olarak değerlendirilebilecek distopya öyküsü. ilk öykünün ana karakteri adam ewing'i diğerleri kadar sevemememin nedeni, büyük ihtimalle, ilk sayfalarda yazarın üslubuna alışmaya çalışmamdan kaynaklanıyor olabilir. kitabın tam ortasındaki kıyamet sonrası bir dünyada geçen ve diğer öykülerin aksine gerçek zamanlı ilerleyen yerli zachry'nin öyküsüne de, yazarın orijinal kitapta kullandığı, bir nevi pasifik yerlisi diliyle yazıldığı için bir türlü ısınamadım fakat bu öykü çok kilit bir noktada yer aldığından es geçilmemeli.

    sinema uyarlamasıyla ilgili tek söylenen, her oyuncuyu değişik karakterlerde görebileceğimizdi. kitaptaki her karakterin filmde yer alıp almayacağı da kesin değil. bakalım bu kadrodan ve wachowski'lerle tom tykwer'den nasıl bir uyarlama çıkacak.
643 entry daha
hesabın var mı? giriş yap