26 entry daha
  • uyku kaçınca izlenilmemesi gereken belgesel film. kendimi boktan bir dünya'nın içinde buluverdim. az önce discovery channel'de belgeselini görünce biraz izledim. adli tıp uzmanı ile yapılan röportaj kısmı insanın kanını donduruyor resmen. "bir tabutun içinde 2 poşet getirildi bunların iki farklı insandan geriye kaldığını görünce arka saçımın havalandığını kalp atışlarımın düzensizleştiğini hissettim" diyerek devam ediyor. zaten belgeselin bir kısmında yapımcı kimse ölen kızın kız kardeşinden ya da annesi bilemedim ses kaydını ancak 2 dakika dinliyor sinirlerine hakim olamayıp ağlayarak kapatmasını istiyor. sonrasında da bu kaydı asla dinlememesini imha etmesini karakolda bulunan olay yeri görüntülerine asla bakmamasını söylüyor.

    yani düşünüyorum da tabiat hataya yer vermiyor maalesef. affediciliği yok. kurallar katı her şey hiyerarşi ve hayatta kalma üzerine. sen bir hayvana insan muamelesi yapıyorsun onun iç güdüsündeki vahşiliği yok sayıyorsun ve acı bir sonla yitip gidiyorsun. ne diyeceğimi bilemiyorum. var olan uykum da kaçtı bu süreçten sonra. beynimin içinde canlanıyor o sesler, yalvarmalar, çığlıklar. erkek arkadaşı canlı canlı yenirken kaçıp gitmek yerine onu kurtarmaya çalışan 6 dakika boyunca mücadele eden kadının hikayesi bile beni derinden etkiledi. bu cesareti ben kendimde göremiyorum toplumdan izole edilip sevgiyi vahşi hayvanların içinde aramak bana göre değil. sanırım en büyük hayal kırıklığını adamımız ayının ona saldırmasıyla yaşıyor diye hissettim. ihanete uğramak gibi.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap