22 entry daha
  • kısa süre sonra tekrar izleyeceğim filmdir. sıcaktan bunalmış bir halde filmin karşısına oturup filmdeki diyaloglara aşırı dikkat edilmeyince bazı şeyler kaçırılabiliyor. sonra kim kimi vurdu, o kimdi, bu niye oldu, o şerefsizin amacı neydi gibi sorularla filmin başından kalkılıyor. o yüzden izleyeceklere tavsiyem filmi dikkatli bir şekilde izlesinler, isimler ve tipleri hafızalarında tutsunlar, bu kadar. tabi ki kafa karıştıran bir film değil, dikkatli bir şekilde film izlendiğinde her şey yerine oturuyor. bunu geçersem humphrey bogart'ı takım elbiseler içinde görmekten sıkıldım vallahi. george clooney sanırım bu herifin izinden gidiyor. bogart karakter için doğru tercih ama açıkçası ben cary grant'i görmek isterdim bu rolde. o da bu rollere iyi gidiyordu. bogart'a lauren bacall eşlik etmiş, kimyaları uymuş. ayrıca famme fatale rolde oldukça iyiydi bacall. göründüğü ilk sahnede "bu kadın göründüğü gibi değil" diye düşündürtmeyi başarıyordu. zaten famme fatale karakterler de öyle oluyorlar. masum bir kadın deyip besliyorsun, yılanın teki çıkıyor. tabi bazen de tersi de olabiliyor. neyse. son derece başarılı bir film. bu arada maltase falcon da önerilir izlemeyenlere. kimilerine göre maltase falcon daha iyi, ben bu filmi daha fazla sevdim. diyalogları da pek lezizdi filmin. espriler şahane, diyaloglar şahane, oyuncular öyle, olay örgüsü de öyle. sağlam polisiye, izleyin yani.

    the big sleep romanının ikinci uyarlamasından da bahsetmek gerek. gerçi filmi izlemedim ama bilmeyenler için bilgilendirelim. humphrey'nin oynadığı ilk uyarlama yanılmıyorsam. efsane aktörlerden robert mitchum'un oynadığı uyarlama ise ikinci. açıkçası mitchum'un karakteri ele alış şeklini merak ettim şu an. afişten karakter pek bir komik görünmüyor.

    ilk filmin afişi (bu afişi çok sevdim nedense)
    http://www.imdb.com/media/rm422419968/tt0038355
    ikinci filmin afişi
    http://www.imdb.com/media/rm2153553408/tt0077234

    ilk film 1946'da çekilmiş. aynı yıl aşağıdaki filmler de gösterime girmişler:

    -it's a wonderful life (frank capra)
    -notorious (alfred hithcock)
    -gilda (charles vidor)
    -great expectations (david lean)
    -the stranger (orson welles)
    -beauty and the beast (jean cocteau)
    -my darling clementine (john ford)
    -duel in the sun (king vidor)
    -night and day (michael curtiz)
    -paisa (roberto rossellini)

    vay amk. 1940'lara ışınlanmak gerek ışınlanma teknolojisi çıktığında. aynı yılda bu (ve daha fazla) kaliteli filmin gösterime girmesi müthiş bir şey. şimdilerde yılda sadece beş-on kaliteli film izleyebilirken (hollywood'tan) o seneler kaliteli filmlerin sayısı çok daha fazla oluyordu.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap